İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

Yerli eğitim yerli üretim

Belirli günler ve haftalar tüketim kültürünü besleyen aparat olarak değil de odaklanılması istenen konuya ya da gündeme ilişkin bir farkındalık oluşturmak için kurgulanabilirse eğitimin asıl amacına hizmet eder. Milli Eğitim Bakanlığı’nın -her yıl güncellediği- çalışma takviminde yer alan kimi gün ya da haftalar bu bakış açısına hizmet edebilecek keyfiyete sahip olmakla birlikte ne yazık ki eğitim geleneğimizde öğrenciyi belli zihinsel ve fiziksel kalıplara sokma düşüncesi hakim olduğundan bu amaca hizmet etme özelliğinin kaybolup gittiğini itiraf etmemiz gerekir.

Sırası gelen her gün ya da haftayı öğrenciyi belli bir düşünsel kalıba sokmak yerine bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağlamak için birer imkan olarak görebilirsek yasak savma kabilinden gündemimize düşen belirli gün ve haftaları eğitimin birer sahici parçası haline dönüştürebiliriz. Çoğumuzun belleğinde bu sebepten olsa gerek 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan meşhur adıyla “Yerli Malı Haftası” olarak bilinen “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” evimizde annelerimizin yaptığı pasta börek nev’inden yiyecekler, satın aldığımız meyve ve içecekleri sınıfta birlikte yediğimiz hafta olarak tazeliğini korumaktadır.

Yerli Malı Haftası, ne yazık ki uzun zamandır “Biz ancak domates-biber yetiştirebiliriz; bizim yerli malımız tarımsal ürünlerdir”  kanaatine hizmet eden, içimizdeki değerleri ve cins kafaları keşfe izin vermeyen, miadı dolmuş gün ve haftalar arasında varlığını devam ettirmektedir. Geçen hafta içerisinde okullara gönderilen yazı -doğrusunu söylemek gerekirse- bizi bir hayli heyecanlandırmıştır. Teması, “Milli Eğitim ve Milli Üretim” olarak duyurusu yapılan “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” umarım uzun yıllardır kutlanan bu haftanın makus talihini değiştirebilecek, eğitimin millileşmesine, kendi insanımıza ve ürettiklerine olan inancımızın güçlenmesine bir başlangıç olur.

Rahmetli Erbakan’ın “Ağır Sanayi Hamlesi”, zihinsel mağlubiyet psikolojisi ile kendine güvenme duygusunu yitiren insanımıza milli üretim fikrini zerk eden ilk atılım olmuştur. Adını “Devrim” koydukları, görücüye çıktığı gün -hangi mahfilden beslendiği malum- meçhul bir el tarafından çalışması engellenen ilk otomobil hayalimiz o dönem kabusa dönüştürülse de milletine güvenen siyaset anlayışının çabalarını engelleyememiştir ve Gümüş Motor ile besmele çeken bu anlayışın müdavimlerinden olan Cevat Akşit Hoca’nın oğlu Mahmut Akşit’e bugün ilk yerli helikopter motorunu üretmek nasip olmuştur.

İstanbul MEM tarafından okullara gönderilen yazının içeriğinde, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Fatih Kacır ile Milli Üretim ve Milli Eğitim konulu bir söyleşi düşüncesi –inşallah- zihinlerdeki “Yeri Malı Yurdun Malı Herkes Onu Kullanmalı” şarkılarına ve “Biz bir şey yapamayız” duygusunu besleyen anlayışa son vermeye vesile olur. Milli Üretim için ön koşulun Milli Eğitim’den geçtiğini öğreten bu başlık -kuşkusuz- geleceğimizi emanet edeceğimiz gençleri hangi zihin kodlarıyla yetiştirmemiz gerektiğini ortaya koyan bir derinliğe sahiptir.

Milli Üretim’in ön koşulu olan Milli Eğitim’in önündeki en büyük engelin NATO’nun Beyaz Kitap konsepti ve Fullbright bursları ile devşirilen beyinlerin vesayetinden kurtulamayan eğitim felsefemiz olduğunu unutmamalıyız. Bu vesayetten kurtulmayı başarabilirsek hepimizin övünç kaynağı İHA ve SİHA’ları üreten Selçuk Bayraktar’lar, dün bir toplu iğne üretemezken bugün helikopter motoru üreten Mahmut Akşit’ler artacaktır. Aksi durumda vakti zamanında Pasteur’ü destekleyen Abdulhamit örneği ortadayken ufuksuzluğumuz yüzünden engelleyemediğimiz “beyin göçü” yüzünden ülkemizden ayrılan onlarca bilim adamı gibi Kovid 19 aşısı geliştiren Alman Biontech firmasının kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci ile buruk sevinç yaşamaya devam edeceğiz.

Diğer Makaleleri