İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

Aynaya Bakmak Bir Erdemidir

Yaşamın adı “haya” ile kuşanmış bir yaşamayı öğrendiğimizde hayat olur. “Haya imandandır” sözüne belki bu yönüyle de bakmak gerekir. Yaşamaya anlam kattığımızda, nefes alış-verişimizi bir ideale kilitlediğimizde yaşamak bir hayat, hayatı dünyadan ibaret değil de dünyayı hayat için bir imkân gördüğümüzde ise istikamet olur. 
 
Hz. Peygamber, ‘mü’min mü’minin aynasıdır’ diyor. “Bir kötülük gördüğünüzde elinizle düzeltin, buna güç yetiremiyorsanız dilinizle düzeltin, buna da güç yetiremiyorsanız kalbinizle buğz edin- ki bu imanın en zayıf derecesidir-.” ifadesinde bu durumu daha net anlayabiliyoruz. Toplumu değiştirmek ve istikamet üzere bir hayata davet etmek, aynadan yoksun bir hayatı terk ederek ve bir birimize ayna olacak bir format üzere yaşamakla mümkün olabilir.
 
Hz. Ebubekir r.a  bir hutbesinde “Şayet eğrildiğimi ve hata yaptığımı görürseniz ne yaparsınız” demişti. Zayıf ve çelimsiz bir sahabe kılıcını kınından çekerek “şu eğri kılıçlarımızla düzeltiniz” Hz. Ebu Bekir bu cevap üzerine “Allahım! Sana hamdolsun ki Resulünün halifesi yanlışa düştüğünde onu kılıçlarıyla düzeltecek kulların var” demişti.  
 
Aynalar yalan söylemez. Aynalar, olanı olduğu gibi yansıtarak kendimizi düzeltmek için bize bir uyarıcı oluyorsa mü’minin mü’mine ayna olmasını da böyle anlamak gerekir. ‘İyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmak’ olan asli görevimizi bilerek yaşadığımızda birbirimize ayna olacağımız kuşkusuzdur.  
       
Adem’i (a.s.) farklı kılan hatasını fark ettiğinde tövbe etmesidir. Bir pişmanlık emaresi olarak “Ya Rabbi!  kuşkusuz ben nefsime zulmettim. Eğer sen bağışlamazsan doğrusu ben kaybedenlerden olurum’ cümlesi çıkmıştı yüreğinden. Bizi farklı kılan bir Adem (a.s) gibi birbirimizi uyararak ya da toplum adına Sivil Toplum Örgütlerinin ya da çevrelerin tuttuğu aynayı dikkate almak ve ‘kaybedenlerden olmamak’ için gayret etmeliyiz. 
 
Doğru yönetmekse hedefimiz kendimizin sürekli denetlenmesine ve uyarılmasını asla ihmal etmemeliyiz. Yapılan eleştirileri, eleştiri yapanlara bakarak tanımlamak yerine bozuk saatin bile günde iki defa doğruyu göstereceğinin bilincinde, ne söylendiğine bakarak, eleştirileri anlamaya çalışmalıyız. Bilinmelidir ki ayna olmak, ne bir tecessüstür ne de günahı deşifre. Bir hatırlatma ve uyarıdır, gerçekle yüzleşmeyi sağlamaktır. Ayıpları örten ve düzeltilmesi için yol gösteren bir ufukla uyarıdır ayna olmak. Uyarıya riayet ise bu bağlamda öncelikle bizi yanlıştan koruma adına uyarıda bulunan çevreleri, Sendikaları ve Sivil Toplum Örgütlerini ayna bilmekle başlar. 
         
Aynadan korkmak; hatadan saklanmak, hatayı savunur olmaktır. Hatasız elbette kul olmaz. Ancak hatada ısrar etmeyi nasıl izah edebiliriz. Aynaları, bizden hiçbir şey saklamadığı için sevmenin adı cesaret ise, bir erdem örneği ortaya koyarak bize ayna olanı da ayna tutanı da dost bilmemiz gerekir.
 
Bugün en çok da anlaşılmak adına, anlamaya dönük iyi bir fotoğraf sunma noktasında sorun yaşayan yönetim erkinde olanların, ne aynaları yok saymak ne de aynadan  kaçmakla bir mesafe almaları söz konusu olamaz. Kendi aynasını kendisi üretmek anlamına gelebilecek bol görüntülü az muhtevalı yayın organları ancak bir dev aynası olabilir. Yakın mesai çevremiz ya da danışmanlarımız bazen bizi yanıltabileceği gibi bazen de var olanı perdeleyebilir. Özgürlüğü mukayyet olanların özgünlüğüne gölge düşebileceğini ıskalamadan tavsiye ve önerilerini dikkate almalıyız. 
Birbirimize ayna olan bir yürüyüş modunda, “özü temiz, sözü temiz, gözü temiz” bir anlayış ile kendimizden başlayarak  toplumda  iyilik odaklı bir dönüşüm için birlikte seferber olmalıyız. Bizim medeniyetimizde bunun adı “ takva odaklı” bir değişimdir. Tersi düşünüldüğünde ise bir felaket ve bozulma, bizden başlayarak topluma sirayet edecek bir seyir izleyecektir. Ancak şurası unutulmamalı ki Kur’an ifadesiyle “Biz kendimizde olanı değiştirmedikçe..” Allah bizim durumumuzu değiştirecek değildir. 

Kaynak: BUÜLKEGAZETESİ
 
 
 
  
 

Diğer Makaleleri