İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

BİP dedim WHATSAPP ne ola ki

Yerli ve Milli olanı tercih, gerçek bağımsızlığın anahtarıdır. Siyasi bağımsızlık için -dün olduğu gibi- bugün, komşu ülkeler ile aramızda sınır olması, gönderde bayrağımızın fiziksel olarak dalgalanması yeterli değildir.

Güçlü ülkeler ile eşit şartlarda yarışabilmek için ekonomik anlamda kendi ayaklarımız üzerinde durabilecek potansiyele sahip olmalıyız. Küresel rekabet şartlarında -devlet olarak ve millet olarak- ayakta durabilmek için her alanda kendi üretimlerimize ihtiyacımız kaçınılmazdır.

Pandemi döneminde hepimizin olmazsa olmazı haline gelen dijital üretimlerde yakinen hissettiğimiz yerli ve milli olana ihtiyaç, son günlerde Facebook, Instagram gibi sosyal medya mecralarının da sahibi olan Zuckerberg’in WhatsApp uygulaması için kullanıcılara dayattığı kişisel verilerin paylaşımı konusu meselenin kırmızı alarm verdiğini ortaya koymaktadır.

Devlet yönetiminde WhatsApp kullanımının sakıncalarına ilişkin kanaatlerimi daha önce müteaddit defalar paylaşmıştım. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın bu meyandaki uyarılarına atıfta bulunarak bu kolaycılıktan bir an evvel vaz geçmeliyiz demiştik. Ancak durum şu an bambaşka bir seyir almış, devlet kurumlarından sade vatandaşına kadar herkesin özel alanını tehdit eden bir vaziyet arz etmektedir.

Millet olarak hepimizin övünç kaynağı olan, yerli üretim İHA ve SİHA’lar sayesinde ülkemizin küresel çapta sükse yapmasına vesile olan Selçuk Bayraktar’ın, “WhatsApp’tan uygulamaya koyduğu yeni veri politikası nedeniyle ayrılıyorum” diyerek “WhatsAp Siliyoruz” hastage’i açması konunun ayrıca bir güvenlik meselesi olduğunu da ortaya koymaktadır.

Daha önce İsrail yapımı Heron’lar ile hangi tecrübeyi yaşadığımızı, yerli yazılımı ve milli teknolojisi ile İHA ve SİHA’lar ile hangi başarılara imza attığımızı millet olarak yakinen biliyoruz. Bir taraftan “Yerli ve Milli Üretim” derken diğer taraftan güvenliğin vazgeçilmez unsuru dijital alanda küresel ürünlere bağımlı kalmayı nasıl izah ederiz?

Denetimi ülke sınırlarında olmayan her şey -vakti geldiğinde- silaha dönüşür. Sosyal medya mecralarının küresel aktörler tarafından nasıl bir operasyon aparatı olarak kullanıldığını hem Gezi Parkı olaylarında hem de 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde gördük. Artık dijital alanda ve sosyal medya mecralarında yerli olanı güçlendirmek ve daha iyilerinin üretilebilmesi için yeni Selçuk Bayraktar’lara ihtiyaç vardır.

Akıllı telefonlarımız ile yarı bağımlı olduğumuz sanal dünyanın dijital baronlarına dur diyerek sosyal medya mecralarında paylaştığımız durumlarımızı, tepkilerimizi ve paylaşımlarımızı analizden geçirerek bizi köleleştirmek isteyen Dijital Faşistlere geçit vermemeliyiz.

WhatsApp’a karşı oluşan bu duyarlılığı, günlük hamasi tepkiler olmaktan çıkararak -artık- bir devlet politikasına dönüştürmeliyiz. Tweter, Facebook, Instagram ve Google dahil tüm küresel sosyal medya mecralarını devre dışı bırakacak mahremiyeti emanet bilen yerli mecralara ihtiyaç vardır. Bu alanda yatırım yapılabilmesi için rekabet gücü yüksek yazılımların kamu imkânı ile teşvik edilmesi aciliyet kes etmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç’un “Veri mahremiyeti açısından AB ve diğer ülkeler ayrımı kabul edilemez! Bilgi ve İletişim Güvenliği Rehberi’nde de belirttiğimiz gibi yabancı menşeli uygulamalar veri güvenliğine ilişkin ciddi riskler taşıyor” tespiti umarım dijital alanda yerli ve milli olana geçişi hızlandıran bir devlet iradesinin habercisi olur. Daha önce İletişim Başkanlığı tarafından resmi kurumlarda WhatsApp yerine yerli olanı teşvik edilmesine ilişkin talebin  -diğer kamu kurumlarında nasıl karşılık bulunduğunu bilmemekle birlikte- bu tavsiyenin Milli Eğitim Bakanlığı bürokrasisinde yukarıdan aşağıya WhatsApp gruplarından paylaşılması hala hafızamızda tazeliğini korumaktadır.

Artık işaret fişeği atılmıştır. “Yabancı menşeli muadillerinden çok daha fazlası, BİP ve DEDİ gibi milli ürünlerimiz var.” diyerek hepimizi yerli ve milli olan seçeneklere davet eden Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç’un bu çağrısına öncelikle devlet kurumları karşılık vermelidir. Bize düşen ise, bu siyasi iradeyi kuvveden fiile geçirebilmek adına hep birlikte WhatsApp’larımızı silmektir. Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın “WhatsApp’ın yeni veri politikası nedeniyle dayattığı sözleşmeyi onaylamayacağım. Mesajlaşma için BİP kullanacağım.” paylaşımı sivil örgütlenmelerde de inanıyorum ki karşılık bulacaktır.

O halde vazife bellidir: Hep birlikte WhatsApp gruplarını terk ediyor ve WhatsApp’ı siliyoruz!.

Diğer Makaleleri