İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

Ortak Akıl mı KADEM Dayatması mı?

KADEM, tüm ayrışmalara, farklı görüş ve yaşam biçimleri olmasına rağmen herkesin buluştuğu ortak paydaların başında gelen, sevincin ve mutluluğun paylaşılarak büyütüldüğü Bayram öncesi –deyim yerindeyse- “bayramı zehir eden” bir üslupla açıklama yaptı. Anlaşılan o ki KADEM için İstanbul Sözleşmesi hakkında toplumda yüksek düzeyde oluşan “Kaldırılması yönündeki” kanaate karşı İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak bayramdan da, bayram sevincine ortak olmaktan da daha değerli imiş. Ne diyelim canları soğulsun. Madem öyle biz de bayramın bitiminde Sevgili Kadem’e bir kaç soru soralım tensip buyururlar ve cevap verirlerse mutlu oluruz. Lakin öncelikle KADEM ahalisinin ve bilcümle vatandaşlarımızın geçmiş Kurban Bayramlarını tebrik etmeyi de ihmal etmeyelim. “Nice bayramlara erişmek" temennisiyle kısacık bir giriş sadedinde açıklama ile sorularımıza geçelim.

KADEM’i  İstanbul Sözleşmesi’ni cansiperane savunmaya sevk eden temel yaklaşımın, “Kadın Öncelikli” şiddetin önüne geçilmesi ve toplumda hak edilen saygınlığa kavuşulması olduğu varsayımı ile söze “Saygınlık” kavramına açılım getirerek başlamak istiyorum. “Saygınlık bir kimsenin cinsiyetine bakılmaksızın görmesi gereken değeri” ifade eder.  Ragıp El İsfehanî günlük dilde revaçta olan kullanımıyla Saygınlık, kelimesinin orijinali olan "İzzet" kavramını tanımlarken; "Bir kimsenin başkaları karşısında bedensel, psikolojik, ekonomik, sosyal statü vb. yönlerden güçlü, etkin ve saygın olması, baskı altına alınamaz bir konumda bulunması durumunu ifade eder. Acizlik anlamına gelen "Zillet"in karşıtıdır" diyor.

Kuran'da geçen "..Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir" buyruğu, müminleri -ve toplumsal sorunlara karşı önerdikleri çarelerin yerine- inkâr edenleri ve onların ortaya koyduğu çözüm önerilerini benimseyenler hakkında bir uyarı niteliği taşımaktadır.

İslam dünyasının batı karşısındaki mağlubiyetini inandığı dinde arayan zihniyete Akif, "Kuran'dan alarak ilhamı/asrın idrakine sunmalıyız İslam'ı" demek suretiyle yaşanan her soruna, kendi medeniyet değerlerimizden çözüm bulabileceğimizi ve insanlığa çözüm sunabileceğimizi ifade etmiştir.

Bugünlerde harareti artan -görünürde- "Kadına karşı şiddetin.." önlenmesi amacına matuf kabul edilen "Uluslararası Çerçeve Metin" olarak huzuru kaçıran  İstanbul Sözleşmesi tartışmalarını özelde KADEM’i genelde ise bu sözleşmenin arka planında, mutfağında aşımıza “damak zevkimize uymayan” bir takım katkı maddeleri ilave eden bilcümle “Kadıncı/Feminist ve dahi sapkınlık pandemisi bulaşları”nı bu bakış açısıyla ele almak ve sözleşmenin ortaya koyduğu çözümleri de öylece değerlendirmemiz gerekir.

Açılımı “Kadın ve Demokrasi” olan KADEM, kendisinin de içinde bulunduğu akredite STK ve camialar da dahil mahallenin tüm kesimleri İstanbul Sözleşmesi aleyhine açıklama yapmaya ve iptali yönünde girişimde bulunması üzerine -kurumsal olarak hedefe konulduğunu düşünerek- “Bayram seyran demeden” bir açıklama yapma ihtiyacı duydu. Kusura bakmazlarsa itiraf etmeliyim ki bu “Üstenci” üslubu, sözleşmeyi eleştirenleri küçümseyen ve cehaletle niteleyen tavrı -doğrusunu söylemek gerekirse- tam da sözleşmeden ne anladıklarının Türkçe açıklaması mahiyetinde oldu.

Ak Parti iktidarının öne çıkan bariz özelliklerinden birisi kuşkusuz Sivil Toplum Kuruluşlarına vermiş olduğu değer ve tabanın sesine kulak kabartmasıdır. Bu vasfını toplumsal sorunlara neşter atmak istediği vakitlerde yapmış olduğu istişareler ile defalarca göstermiştir. Hatırlanacağı üzere, 2019 Mahalli Seçimleri öncesinde Ak Parti'nin Milli İrade Platformu ile Haliç Kongre Merkezinde yapılan istişarede, bugün KADEM tarafından topyekun savunmaya geçilen İstanbul Sözleşmesi ciddi eleştiri almış ve rahatsızlık dile getirilmişti.

Bir çok konunun ele alındığı o meşhur istişare toplantısında -KADEM hariç- tüm tarafların kanaati, İstanbul Sözleşmesi'nin toplumun örf, âdet ve inançları ile örtüşmediği, aileyi  ve toplumu ifsat eden bir hüviyete sahip olduğu yönündeydi. Ak Parti ne yazık ki seçim sathı mailine girildiği için olsa gerek, bu konuyla ilgili adım atamamış; ancak, Cumhurbaşkanı'nın dilinden "Nas değildir, gerekirse gözden geçirilir" diyerek geleceğe ilişkin ümit vermiştir.

KADEM, anlaşılan o ki, sözleşmenin iptal edilmesi yönünde oluşan kamuoyu baskısının özgül ağırlığını hissederek ince çalışılmış olduğu açıkça belli olan bir hazırlıkla, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarında gündeme gelen sorulara 16 maddede cevap vermeyi tercih etti. KADEM, yapmış olduğu bu açıklamada görünen o ki; toplumun genetiği ile uyuşmayan, hepimizin ortak derdi "şiddet konusunu" tanımlama, çözüm üretme bağlamında İstanbul sözleşmesini adres gösterirken "İzzeti/saygınlığı doğru yerde mi arıyorum?" sorusunu pek dikkate almış gözükmüyor.

Peşinen söylemeliyim ki Sevgili KADEM’in, İstanbul Sözleşmesine ilişkin gündeme gelen Sorulara ve Sorunlara verdiği cevapları sindire-sindire okudum. Yetinmedim sözleşme metnini tekrar gözden geçirdim. Yani sözün özü bir kaç soru da ben sorarak efkarı umumiye ye bir katkım olsun istedim. Öyle ya; barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar 

1- Sözleşmenin orijinal adı tam olarak "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" midir? Yoksa metinde geçen "Domestik" kelimesi "Ev İçi" anlamına geldiği halde, Türkiye'de yasalaşırken -toplumun tepkisini azaltmak için- "Aile" kavramı bilinçli olarak mı kullanılmıştır. Aile’nin olmazsa olmaz evlilik ve nikah bağı bu çerçeve metnin itikadında nereye oturmaktadır? Partner ilişkisi ve birlikte yaşama talebi düşünüldüğünde; bu sözleşmeye ilişkin masumane bir savunma ile “Şeytan bunun neresinde?” demeye devam edebilecek misiniz?

2- İstanbul Sözleşmesini, LGBTİ+ örgütlerinin hararetle savunduğu doğru mudur? Bu örgütler ile -fiilen- ortak paydada buluşmak sizi rahatsız ediyor mu?

3- İstanbul Sözleşmesi -HDP dahil-  tüm siyasi partilerin tam mutabakatı ile meclisten kaç dakikada geçmiştir. Yarım saati bile bulmayan kısa bir sürede bu meclis onayı alması, sizce manidar değil midir?

4- İstanbul Sözleşmesi'ne uyum kapsamında birçok yasal ve anayasal değişiklik yapıldığı bilinen bir gerçektir. Bu yasal düzenlemeler yapılırken eski kanun metinlerinde geçen "Irz, namus, ahlak, ayıp, edebe aykırı davranış" gibi erkek egemen (!) ifadeler ile "bâkire, bâkire olmayan ayrımı, kadın-kız ayrımı" kaldırılmıştır. Sözleşmenin selametini teminen siz de bu kelimelerin yasa metinlerinden kaldırmasını doğru buluyor musunuz?

5- Evlilik içi tecavüz ifadesi ne demektir tekrar izah edebilir misiniz? Bu tanımlama aile mahremiyetine müdahale değil midir? Ters ilişki gibi bu toplumun inanç değerleri ile örtüşmeyen ahlak ve edep dışı durumları örnek vererek bu savınızda haklı olduğunuza gerçekten inanıyor musunuz? 18 Yaş altındaki çocuklarla evlenmeyi cinsel istismar olarak tanımlarken, kız çocuklarını ve evlenmemiş olanları tasvir eden “Kız” ifadesi yerine “Kadın” kavramsallaştırmasını nasıl izah ediyorsunuz? Bu tanımlama da ayrıca bir istismar sayılmaz mı? Bu tasnifi, kendi kız çocuklarınıza izah edebilir misiniz?

6- 6284 sayılı yasa yüzünden erken yaşta evlenen ve çoluk-çocuk sahibi olan gençlerin mağduriyeti sizi -hiç mi- rahatsız etmiyor?

7- MEB tarafından uygulamaya konulan ETCEP çalışmaları hakkında samimi düşünceniz nedir? Bu projenin çocuklarda cinsiyetsizleştirme politikasına hizmet ettiğini düşünüyor musunuz?

8- Daha önceki kanuni düzenlemelerde var olan "eğer ekonomik zorluk söz konusu ise bir yıla kadar nafaka verilebilir" ifadesi"süresiz" eklemesi yapılarak düzeltilmiştir. Bunun erkeğe zulüm olduğu iddiası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Son olarak  yanlış anlamayacağınızı umarak ve engin hoşgörünüze sığınarak bir de özel soru sormak istiyorum: Bir sivil toplum kuruluşu yönetiminde Aile’den bir isme yer vermek nasıl bir duygudur? Mesela bu size ekstra özgüven veriyor mu? Basın açıklamasında vermiş olduğunuz fotoğraf, tanıdık birçok camia ve çevrede, “Orantısız güç kullanımı” bağlamında rahatsızlık kaynağı olarak  serzenişe neden olmuştur. Bu durum sizi rahatsız eder mi?

Diğer Makaleleri