İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

Hayata Dokunan Öğretmen Olmak

Öğretmenlikten söz edildiğinde bizim mahallede kullanılan en yaygın tanımlama öğretmenliğin Peygamber mesleği olduğu ifadesidir. Hz. Peygamberin “Ya öğrenen ol, ya öğreten, ya dinleyen ol, ya da bunları seven. Beşincisi olma yoksa helak olursun.” sözü topluma istikamet verme bakımından ele alındığında eğitimin bir kez daha önemini ortaya koyuyor.

Bir önceki yazımızda “adanmışlığa” vurgu yaparken bir tehlikenin altını çizmek istemiştim aslında. Kullandığımız aracın konforuna kapılıp gözümüzü -belki de gönlümüzü demeliyim- istikametten ayırmışlığımıza dair farkındalık oluşturmak istemiştim. İnsan bulunduğu konuma, Yaptığı işe olan uyumu neticesinde bazı duyargaları körelirken kimi refleksler gelişir hayatında. Bir insanın kullandığı araç asli amacının önüne geçerse, bir sürücünün önünde istikametini ve şeritlerle gidebileceği upuzun yol duruyorken aracının ucuna bakması gibi bir ufuk körlüğü oluşur hayatında. Düşünün ki yıllık planlar ve öğrencinin devam/devamsızlığı ve karnesi ile sınırlı bir eğitim algısı okulun dışına ve gerçek hayat dair ne söyleyebilir ki?

Geçenlerde tavsiye üzerine “Her Çocuk Özeldir” adlı bir film izledim. Çocuğun defterindeki kargacık-burgacık yazıları çizen, okuldan kaçtığını şikâyet edip gerekçesini araştırmayan ve sonunda da çocuğun okuyamayacağına hükmedip okuldan alınmasını isteyen bir öğretmen ufkunu eleştiriyordu. İstemeyerek gönderildiği yatılı okulda işini seven ve öğrencisini eğitimin merkezine koyan Resim Öğretmeninin bir adanmış ruhla nasıl da çırpınması ve çocuğun defterindeki hataların izini sürerek bir algılama farklılığı olarak da tanımlayabileceğimiz Disleksi problemini fark ederek çözüm üretmesi, öğretmen olmanın sorun tespit etmekle sınırlı olmadığını o soruna çözüm üretmekle taçlanacağını anlatıyordu özetle.

Öğrenciyi hayata hazırlamak ve istikamet vermek suretiyle her öğretmenin bir mürşit olması gerektiğini söylemişti bir dostum. Nitelikli fert, nitelikli toplum hayalimiz varsa içimizde bu kaygıyı sürekli taşımalıyız. Mesele kaç öğrencinin hayatında iz bırakabildiğimiz sorusunda saklı belki de. Öğretmen yaptığı işin bilincinde olursa bilir ki kendi eliyle bir toplum ya abat olacaktır ya da berbat. Öğretmenliği kurumla sınırlı görmeden hayatın bütününü, bir mimar duyarlılığıyla inşaya niyetli olmalı ki toplum kendi medeniyet değerleriyle arasına örülen duvarlar yıkılsın.

Öğretmenliği sözün başında ifade ettiğimiz üzere Peygamberlik mesleği olarak görüyorsak şu noktayı özellikle dikkate almak gerekiyor.  Peygamberlerin yüklendiği misyon fertten topluma takva eksenli bir değişimdir. Bu değişim, Allah’ın istediği düşünsel ve yaşamsal kirlerden arınmaktır. Bu yönüyle kendi medeniyet değerlerine yaslanarak bu mesleği icra ettiğimizde işimizin o kadar da basit olmadığı ortadadır.

Diğer Makaleleri