İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

Anayasa tartışması elitlerin tekelinde midir?

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Gelin, farklı görüşleri tekrar tekrar konuşalım, tartışalım. Mümkün olan en kapsayıcı, en ufku geniş, ülkemizi en uzun süre taşıyacak Anayasa metnini ortaya koyalım.” sözleri toplumun birçok kesiminde “Yeni Anayasa”nın nasıl olması gerektiğine ilişkin yüksek sesle düşünmeye, tartışmaya vesile oldu.  İktidarından muhalefetine, Sivil toplumundan gazetecisine kadar pek çok kimse fikrini beyan etmiş oldu.

Ak Parti grup Başkan Vekili ve Denizli Millet Vekili Av. Cahit Özkan, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede “İstiklal ve istikbal mücadelemizi her alanda başarıya ulaştırmanın neticesinde Tek Parti uygulamalarının oluşturduğu bürokratik vesayet düzenine, 1961 ve 1982 darbe anayasalarına karşılık; sivil, özgürlükçü, demokratik  “Yeniden Kuruluş Anayasası” milletimize olan borcumuzdur.” dediğinde kendini devletin sahibi sananlar homurdanmaya, mevcut anayasanın “la yüsel” maddelerine atıfta bulunmaya başladılar.

Her ne kadar bazı devletlerde -mesela Birleşik Krallık İngiltere- bizde olduğu gibi detaylı, köşeli, sınırlayıcı ve bağlayıcı nitelikte anayasa bulunmuyorsa da her ülkenin adına millet dediğimiz toplulukların hassasiyet ve beklentilerini, inanç ve değerlerini dikkate alan anayasaların olduğunu ifade etmemiz gerekir. Ülkemizde tüm zaaf noktalarına rağmen anayasa anlamında ilk yerli deneyim Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yürürlüğe giren Kanuni Esasi’dir. İkinci çalışma ise 1921 yılında milli mücadelenin kurucu iradesi tarafından ortaya Teşkilatı Esasiye Kanunu’dur. İşte, Türkiye’nin ilk anayasası da diyebileceğimiz bu çalışma bugün yapılan birçok tartışmanın odak noktasını oluşturmaktadır.

Anayasa tartışmaları devam ederken aynı zamanda bir akademisyen ve ilim adamı da olan Ayasofya-ı Kebir Camii İmam Hatibi Pof. Mehmet Boynukalın, tam da bizim ifade etmeye çalıştığımız Teşkilatı Esasiye Kanunu’na atıfta bulunarak “1921 ve 1924 anayasalarında devletin dini İslam’dı..” diyerek “cumhuriyetin fabrika ayarlarına dönmesini..” teklif eden bir paylaşımda bulunarak konuya ilişkin kanaat beyanında bulundu.

Sayın Boynukalın'ın  Anayasa tartışmalarına ilişkin görüş beyan etmesini pervasızca eleştirilmesi, “Düşünce ve konuşma özgürlüğünü sadece kendileri için isteyen.” kimi elitler tarafından “halkın büyük çoğunluğu Müslüman olan” bumilletin, “öz yurdunda parya” olarak görüldüğünü ifşa eden bir yaklaşım değil midir?

Bir ilim adamı olarak ve Ayasofya gibi önemli bir caminin imam hatipliğini yapan Sayın Boynukalın’ın herkes gibi fikrini beyan etmesi hayatın olağan akışı içerisinde normal bir durumdur. Hal böyle iken kendisini Ak Parti iktidarının savunucusu olarak gören gazeteci Hadi Özışık, “Ey Boynukalın boynun devrilsin..” diyecek kadar haddini aşması asla kabul edilemez. Özışık, gelen tepkiler üzerine her ne kadar paylaşımını sildiyse de son tahlilde ağzından baklayı çıkararak asıl tarafını belli etmiştir. Sayın Cahit Özkan’ı yeni anayasa odaklı değerlendirmesi üzerine eleştirenler ile aynı maksada hizmet eden bu hezeyanları ile Hadi Özışık milletin hafızasına ifşa olan kimliği ile kaydolmuştur.

Diğer Makaleleri