İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

ZAMAN GEÇERKEN / MEHMET YETİM

İnsanoğlu, kendi hikayesini kendi adımlarıyla yazıyor. Attığımız her adım, sustuğumuz her an, söz söylediğimiz her meselede kendimizi oluşturmaktayız. Bu süreç ömrümüz boyunca devam edecektir. Kişisel alem inşasını oluşturmak için uzun soluklu bir yoldayız. İzlediğimiz yayınlar, okuduğumuz kitaplar, dinlediğimiz insanlar ve hayatın her alanında temaşa ettiğimiz yaşanmışlıklarla kendi kişisel alemimizi inşa ediyoruz. Eğitsel bir süreçten bahsediyoruz. Kişinin eğitimi, bugünkü algıda ‘diploma’lara sığdırılamayacak kadar hayati bir meseledir. Beşikten mezara kadar giden bir inşa süreci. Zamanda gelişen/değişen bir yürüyüş bu.

Zaman geçmekte, sahiden zaman geçmekte ve tükenmekte. Zamanın nitel anlamda bir değeri olması gerektiğine ve olduğu takdirde niceliğin bir anlama kavuşacağı aşikar. Sanılanın aksine zaman, algıladığımız anlamda tam idrak edilebilmiş bir mesele değil. Zaman kavramı çoğunluk için değişen bir şey değil. Zaman kişinin kendi içinde anlam bulduğu bir mesele. Salt yaşamda olmak bizim için bir zaman değişimi içinde olmaya yetiyor mu? Eğer kişi içinde bir hal değişimi yaşamıyorsa, kendi özünde değişiklikler yaşanmıyorsa bir zaman değişiminden bahsedemeyiz. İki günümüzün eşit olduğu bir zamanın gelişiminden/değişiminden bahsetmek ne kadar doğru olur?

Hayat yolculuğumuzda bir kırılma bir dönüşüm arayışı zaman zaman içimize gelir. Ancak erteleme hastalığını çokça yaşayan bizler bu içimizdeki değişim seslerini sürekli öteleriz. ‘Zamanı değil’ ya da ‘daha erken’ gibi sessiz düşünmelerimizle bunu zamana bağlarız. Ancak ömür geçer de olmak istediğimiz birisi gibi olamadan/olmaya çalışmadan ömrümüz bitiverir. Mustafa Kutlu hikayelerinden birinde, yetişemeyen insanlardan birisi olup satırlarda bilinmeyen kahramanlarından biri olur çıkarız.  Beyhude Ömrümün yutkunduran bir karakteri ya da Hesap Günü’ndeki bir keşke olur çıkarız.

Meselenin zamanda değil de kişinin hayatı algılamasında, okumasında, bakışında olduğunu anladığımızda nicel anlamda zamanın sanıldığı kadar önemi kalmıyor. Bizler içimizde bu hal değişimini başardığımızda, nefislerimizi değiştirdikçe kendimizi diriltmenin coşkusunu yaşayacağız. Zamana aldanmadan, zamanı kendi içimizde ivmelendirdiğimiz takdirde İyiler Ölmez’in dört karakteri gibi ölümsüzlüğü tadabiliriz.

İşte bize verilmiş bir fırsat, yılda bir kere, bir rahmet ayı, Ramazan: Her yıl bize verilmiş bir sükunet mevsimi. Vücudumuzun ve ruhumuzun dinlendiği, kendi içimizde öze doğru  yolculuk yaptığımız bir zaman dilimi. İnsanlığa verilmiş en büyük rahmet kaynaklarından Ramazan ayında başlasın bu yolculuk. Gönüllerimize kuralım gök sofralarını, şairin dediği gibi.  Gelin bu Ramazan’da kalplerimize ihya kıvılcımlarını birinci günden itibaren atalım. Gün gün bu kalp ateşimiz harlansın, nefislerimiz değişinceye kadar, kalplerimiz ihya olana dek. Beklenen zaman yarınlar değil şimdiki zaman, bu zaman.

Daha çok düşünmeye, daha çok sükunete yönelelim, insanlarla daha az muarefe ilişki kuralım ki kendimizi ihya edebilelim. Umulur ki bu ay bizim savrulmamızı engelleyecek ve daha diri daha kendimizde olarak yeryüzüne yayalım. Bereketli, hayırlı Ramazanlar dilerim.

Diğer Makaleleri