İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

Muhammed İkbal / Selahaddin Eyyubi Medet

1887 yılında bugün Pakistan sınırları içerisinde bulunan Pencap eyaletine bağlı Siyalkut kentinde doğan Muhammed İkbal, son dönem İslam düşünürleri arasında, hakkında en çok inceleme, araştırma ve yayın yapılan şahsiyetlerdendir.

İkbal, Farsçanın ahengiyle yazdığı dizeleriyle eşine az rastlanır bir şair, doğuyu ve batı derinlemesine kavramış bir mütefekkirdir. O, doğunun artık tüm iddiasını kaybettiği bir dönemde, İslam dünyasını asırlar süren uykusundan uyandırmak için çaba sarf eden bir dava adamıdır.

Kuran eğitimini medresede tamamlayan İkbal, babasının “Kuran’ı anlamak istiyorsan, bugün sana indiriliyormuş gibi oku.” öğüdünden sonra Kuran’ı daha doğru anlamaya başladığını belirtmiştir. Arapça ve Farsça hocasının yönlendirmesiyle edebiyatla ilgilenmeye başlayan İkbal Lahor’da yükseköğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesine hoca olarak tayin edilmiş, bu yıllarda şiirleri de yayınlanmaya başlamıştı.

Müslüman Hintli mücahitler adıyla yazdığı şiirleri, Hindistan’daki Müslümanların hareketlenerek, İngiliz sömürüsüne başkaldırmalarında büyük tesiri olmuştu. Bu yönüyle İkbal M. Akif Ersoy’a da benzetilmiştir.

Muhammed İkbal, bir dönem şairidir. Onu anlayabilmemiz için bu dönemi iyi görmemiz, iyi anlamamız gerekir. İkbal, 1914-1918 yılları arasında gerçekleşen 1. Dünya Savaşı’nı çok yakın hissederek yaşamıştır. Bu dönem hem İslam coğrafyası, hem de tüm dünya için çok önemli bir dönem. Çünkü 1. Dünya Savaşı bugün bile içerisinde bulunduğumuz temel soruların en önemli mihenk taşlarından. Dolayısıyla Muhammed İkbal; bu geçiş döneminin tam ortasında yer almış, bu dönemi bir Müslüman entelektüel, Müslüman şair, Müslüman bir doğulu olarak yakından izlemiş ve İslam dünyasının nasıl bir yıkımla karşı karşıya olduğunu, haritaların nasıl yeniden çizildiğini ve Müslümanların nasıl bölündüğünü, kendi içerisinde bulunduğu, İngiliz işgali altındaki Hindistan’da yakından görmüş ve yaşamış ve de İslam dünyasının nereye gittiğini çok net olarak fark etmiş, anlamış bir şairdir.

Muhammed İkbal’i bir şair olarak, bir filozof olarak değerlendirebiliriz, bir İslam alimi olarak değerlendirebiliriz, bir dilbilimci olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Muhammed İkbal Urducayı, Hintçeyi, Arapçayı, Farsçayı ve İngilizceyi bilirdi. Bu beş dili çok iyi derecede, şiir yazabilecek kadar iyi bilirdi. Bütün bunların yanı sıra Muhammed İkbal’in öne çıkan tarafı bağımsızlıkçı fikridir.

İkbal’e göre şiir bir dava şiiri olmalıdır. İkbal, “Sanat sanat içindir. anlayışını benimsemez. Sanat insana ve topluma hayat vermeli, benliği güçlendirmeli, Musa’nın elindeki asa gibi batılı yok edip gerçeği ortaya çıkarmalıdır.

İkbal, konferanslarında İslâm kültürünü tenkitçi bir yaklaşımla açıklamak ve İslâm’da hareket ilkesini tahlile çalışırken bu yeniden kuruluşun amelî yanına dikkat çekmek istiyor, yeniden inşa faaliyetini gerçekleştirebilmek için, Müslümanların vahye dayanarak evrenin mânevî yorumunu yapmaları, insanı ruhanî özgürlüğüne kavuşturmaları ve ahlâkî temele dayalı bir sosyal yapı oluşturmaları gerektiğini söylüyordu.

İkbal 1934’te gırtlak kanserine yakalandı ve sesini kaybetti, daha sonra gözleri de iyice zayıfladı, maddî problemler yaşamaya başladı. Buna rağmen gerek halkının gerekse İslâm âleminin meseleleri ve geleceğiyle ilgisini devam ettirdi. 1937’de, ülkesindeki Müslüman halkın en büyük lideri olarak gördüğü Muhammed Ali Cinnah’a, Hindistan Müslümanlarının bağımsızlığı ve güvenliği hususundaki görüşlerini içeren bir mektup yazdı. 21 Nisan 1938’de vefat etti ve Lahor’daki Mescid-i Şâhî’nin minaresi dibine defnedildi. İşte bu sıralarda İkbal ölümle ilgili olan şu sözleri söylemiştir: “Ölümü mutluluk ile karşılamak, mü’minin alametlerindendir.”

Diğer Makaleleri