İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

Beşeriyetin İnsanca Yaşaması İçin Çırpınan Adam: Roger Garaudy / Ömer Ekinci

ROGER GARAUDY / 1913 -2012

I. Dünya Savaşı patlak vermezden bir sene önce dünyaya gelen Garaudy, 1917’deki Rus Bolşevik Devrimi’ni gördü. 1929’da, dünya çapında yaşanan Büyük Buhran patlak verdiğinde ise sadece 16 yaşındaydı. Hitler iktidara geldiğinde, o bir felsefe doçentiydi ve dünya artık apayrı bir buhranın eşiğindeydi. II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde ise 27 yaşındaydı ve askere alınmıştı. 28 yaşında Nazi Almanya’sına karşı direnişçilerin safında vuruşuyordu. İşte o yıllarda, mahpusluğu da yaşadı, toplama kampına sürgüne gönderilmeyi de…

Geçmişinde Hıristiyanlık bulunan ve komünist partisinde aktif görev alan Garaudy, üniversiteyi bitirdiği sırada II. Dünya Savaşı başlamıştır. Askere alınır. Fransa’nın Hitler’le anlaşma yapması üzerine, asker ocağında birkaç komünist arkadaşıyla bildiriler dağıtır. Yakalanır. Elleri kelepçeli olarak o zaman Fransa’nın sömürgesi durumundaki Cezayir’e sürgün edilir. İşte Garaudy’nin ciddi bir şekilde İslam ile tanışması, komünist partisi adına çalışmalar yaparken yakalanıp Cezayir’e sürgün olması ile gerçekleşir. Ibadiler mezhebine bağlı Müslümanların, sürgün sırasında esirlerin başında bulunan komutanın silahsız askerlere(kendilerine) “Ateş!” emrini dinlememeleri dikkatini çeker: “İşte Allah’ın bu eğilip bükülmez kulları, bizim hayatta kalmamızı sağladılar. Çünkü silahlı bir insanın silahsız bir insana ateş etmesi, güneyin bu Müslüman savaşçılarının şeref ve haysiyetiyle bağdaşmıyor. Onlar, yaşanmış müteâlîliğin (aşkınlığın) tecrübesine bizden önce sahip olmuşlar.”

Roger Garaudy (Roje Garodi), 20. yüzyılda tarihin kırılma anlarını birebir yaşadığı için tarih boyunca insanlığın dinine, kurduğu medeniyetlere, milletlerin kültürlerine sahip çıkma ihtiyacı duydu. O zamana kadar ki kısa hayatında görüp geçirdiği bu olaylar, zihninde“İnsanlık böyle barbarca değil de insanca nasıl yaşar ve yaşamalıdır?” sorusunu uyandırdı.

İnsanlığın huzur ve sükûn içinde hayat sürmesinin çarelerini aramak için, öncelikle insanlığın dinlerini, kültürlerini ve medeniyetlerini yakından tanımak istedi ve bu amaçla dünyanın çeşitli coğrafyalarını hiç durmadan dolaştı. Evet, durmuyordu: “Hatıralar / Yüzyılımızda Yalnız Yolculuğum” kitabında, “dünyayı beş defa turladığını, üç bin saat uçtuğunu” yazar. Daha da fazladır turu ve uçuş saati. Çünkü hatıralarını 1989 yılında yazmıştı. Bu tarihten sonra da en az on yıl boyunca daha pek çok ülkeye gitti.

Bu seyahatleri onun dünyayı ve çeşitli ülkeleri gezip görme hastalığından kaynaklanmıyordu. Tam aksine, bu gezileri gerçek bir “Don Kişot” olduğu için yapıyordu. Hani, bize sadece “yel değirmenlerine kılıç çeken adam” diye tanıtılıp gülünçleştirilen ve özünden saptırılan Don Kişot’u rehber edinmişti o. Hakkında, “Yaşanmış Şiir: Don Kişot” adıyla bir eser bile kaleme aldığı Don Kişot, Garaudy’nin gerçek anlamda kılavuzu olmuştur. Söz konusu kitabının önsözünde şöyle der: “Benim üstadım Don Kişot’tur. Yirmi yaşından itibaren kendime rehber edindim onu. İdealin gerçekten daha doğru olduğuna inanan Don Kişot’u. Hiçbir fırtınanın baş eğdiremediği o kahramanı… Haklı bir davaya inanmışsanız, bedeli ne olursa olsun, onun uğrunda sonuna kadar mücadele etmelisiniz. (…)  Benim açımdan dünyanın en büyük günahı, umutsuzluğa kapılmaktır. İman sahibi olmak ise fırtına ve kasırgalara rağmen sabaha ereceğinize ve günle buluşacağınıza inanmak demektir.”

Don Kişot’un müridi Roger Garaudy Komünist Partinin dünya çapındaki resmî sözcüsü, Fransa’nın da yüz akıdır. Komünist Partisinin genel sekreteri olmasına rağmen, partiye en ağır eleştirileri yapan da odur. Hocası Don Kişot; zamanında alaya alınmıştı fakat Garaudy, alaya alınamayacak kadar ispatlı, delilli ve belgeli yazıp konuştuğu için, onu alaya alamadılar. Fakat tam bir sükût suikastına tabi tutup susturmak istediler. Rehberi Don Kişot olan Garaudy, yine de durmadı. Dünyanın çeşitli yerlerinde verdiği konferanslarla, Jan Pol Sartr (Jean-Paul Sartre), Jak Mono (Jacques Monod) gibi ünlü felsefeciler ve biyologlar ile yaptığı münazaralarla, bildirilerle hep inandığı doğruları söylemeye devam etti. Bunların karşılığında ise de hep bedel ödettiler, o da seve seve ödedi.

Özellikle de İsrail’in o dönemde Lübnan’ı işgali ve kamplardaki insanları kadın, çocuk masum demeden öldürmesi üzerine Fransa’nın bütün dünyaca tanınan ve o zamanlar en entelektüel gazetesi olan Lö Mond (Le Monde) gazetesinde, ücreti kendisi ve arkadaşları tarafından ödenen tam sayfalık bir bildiri yayımlamıştı. Bu bildiride, İsrail’in bu terörü, bu kanunsuzluğu, bu işgalciliği, bu kanlı istilası yerden yere vuruluyordu. Derhal aleyhinde davalar açıldı. O sırada tamdokuz kere ölüm tehdidi aldı.

İnsanlığın, medeniyetlerin ilerlemesi ve ortak paydalarda buluşması için hayatta fikir ve aksiyona dair ne varsa Garaudy, orada bulunmayı kendisine görev edinmiştir.

Kelam-ı İlahi’nin her bir ifadesini adeta içselleştiren, “Okudukça Kur’an yaklaşıyor bana. Sanki bugün yazılmış, doğrudan bana sesleniyor.”diyen bir adam geçti bu dünyadan. Zilzal Suresi’ni okurken toprağın ayaklarının altında homurdandığını hissettiğini söyleyen Roger Garaudy ile bu ifadesini nasıl ilintilendirmek gerekir bilmiyorum ama Roger Garaudy, 13 Haziran 1912’de, Zilzal suresinin mushaftaki sıra numarası olan 99 yaşında Paris’te vefat etmiştir. Mekanı cennet olsun…

Diğer Makaleleri