İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

KAHRAMAN ŞEHİT HASAN EL-BENNA / OSMAN KUDU

Konumuz kahramanlık, şehadet, adamlıktır. Konum, İslam davası için bir an olsun geri durmamış ve son nefesine dek bu amaç uğruna nefesini tüketmiş bir mücâhid: HASAN EL-BENNA.

14 Ekim 1906 tarihinde Mısır’ın Buhayre vilâyetine bağlı Mahmûdiye kasabasında gözlerini açtı. Babası hem eser müellifi hem de saatçilikle ilgilenen Sââtî lakabıyla tanınmış Ahmed b. Abdurrahman el-Bennâ’dır. İlk öğrenimini babasının yanında almıştır. Sekiz yaşında ise klasik medrese eğitimi veren Medresetü’r-reşâdi’d-dîniyye’ye girmiştir. Burada Kur’an ezberi, nahiv ve Arap edebiyatı eğitimi almıştır. Medresenin yöneticisinden derin bir şekilde etkilenmiştir. Öyle ki Şeyh Muhammed’in medreseden ayrılmasıyla modern eğitim veren el-Medresetü’l-i‘dâdiyye’ye kaydolmuştur. Öte yandan ise Kuran hıfzını tamamlamak için çalışmıştır. Çocukluğunda bile haramlardan kaçınmanın önemini anlayıp arkadaşlarıyla insanları gizlice uyarmıştır. Gençliğinde cemiyet ve vakıf çalışmalarında aktif roller üstlenmiştir. İdâdîde iken girdiği Cem‘iyyetü’l-ahlâkı’l-edebiyye ve Cem‘iyyetü men‘i’l-muharremât gibi kuruluşlarda görev almıştır ve mânevî yapısında derin etkiler bırakan Hasâfiyye tarikatı şeyhi Abdülvehhâb el-Hassâfî’ye intisap etmiştir.

Öğrenciliği sırasında bir yandan dersleri ve diğer ilmî faaliyetleriyle kendisini yetiştirmeye çalışırken bir yandan da ailesiyle birlikte Kahire’ye göçen babasına saat tamirciliğinde yardım etmiştir. Bu vakitlerde İngiliz emperyalizminin uğrattığı ahlaki çürümeyi görerek dönemin tanınmış alimleriyle iletişime geçmiştir. Israrları neticesinde ise Ezher ulemasının da bulunduğu birçok alimi bir araya getirip camilerde ve kahvehanelerde insanlara İslam’ı, güzel ahlakı anlatmıştır. Kahvelerde yaptığı konuşmalar alışılmışın dışındaydı. İslam için ter dökenlerle uğraşırken aynı zamanda İslam uğruna ter dökecek fakat bilmeyen insanları İslam ile şereflendirmek için her yeri, her fırsatı değerlendirmiştir. Kahveye giden insan zamanını öldürmek için giderken Hasan el-Benna gittikleri bataklıkta yardım eli uzatarak İslam’ın her yerde olduğunu göstermiştir. Kısa kısa konuşmalarla kahve topluluğunda yeni duygu ve düşünceler inkişaf ettirmiştir. Kendisi de buralarda konuşmalar yapmıştır. Mezun olduktan sonra öğretmenlik yapmaya karar vermiştir. İlk görev yeri İsmailiyye’dir. Mısır’ın farklı bölgelerinde bulunması sayesinde Mısır toplumunun ve İslam dünyasının nasıl bir durumda olduğuna dair bir hükme ulaşma fırsatı yakalamıştır.

Öğretmen olarak görev yaptığı İsmailiyye’de de davet çalışmalarını sürdürmüştür. Bir yıl boyunca gene camilerde ve kahvehanelerde konferanslar vermiştir. Nihayet Mart 1928 de evinde buluşan bir grup insanla İslâm davası için yaşamaya ve ölmeye yemin ederek İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının temellerini atmıştır. 1932 yılına kadar İsmailiyye da birçok alim ulema ve şeyhe ulaşmışlardır. Bu dört yıllık dönem, İhvân-ı Müslimîn hareketinin gelecekte aşacağı merhaleler bakımından çok etkili olmuş ve bu arada Kahire’de faaliyet gösteren Cem‘iyyetü’t-tehzîbi’l-İslâmî adlı bir gençlik teşkilâtı da fikir ve çalışmalarından etkilendiği İhvân-ı Müslimîn’e katılmıştır.

1932 yılından sonra ise teşkilatın genel merkezini Kahire’ye taşımıştır. Böylece eşi ve çocuklarıyla Kahire’ye taşınmıştır. Kısa bir süre Kahire’de teşkilatlanma hızlandırıldı ve erkek ve kız çocukları için teşkilat bünyesinde okullar açılmıştır. İsmailiyye’de ise bir mescid ve merkezin açılması sağlanmıştır. İhvân-ı Müslimîn’in Hasan el-Bennâ tarafından çizilen ve yönlendirilen faaliyet programları dinî, sosyal, kültürel, ekonomik ve sportif alanlarda etkili olmuş, teşkilât camiası Mısır halkı için dengeli ve âdil bir toplum örneği meydana getirmek istemiştir.

2.Dünya savaşı sırasında gelen hükümetler İhvan-ı Müslimin’e baskı yapmışlar ve Hasan el-Benna ve arkadaşlarını birçok defa tutuklatmışlardır. Ancak İhvân-ı Müslimîn bu baskılar karşısında yılmadı; hatta Filistin meselesiyle de ilgilenmeye başladı. Hasan el-Bennâ çok sayıda taraftarını Filistin’e gönderince Nukraşî hükümeti teşkilâtı yasa dışı ilân etti; 12 Ocak 1949’da da tamamen kapattı. Bunun üzerine Hasan el-Bennâ, kurucu üyeleri arasında bulunduğu Şübbânü’l-Müslimîn’de faaliyet göstermeye başladı; ancak 12 Şubat 1949 Pazartesi akşamı bu teşkilâtın merkezinden evine dönerken otomobiline açılan yaylım ateşi sonucu ağır yaralandı ve kaldırıldığı hastanede şehadet mertebesine yükseldi. Hükümet bu suikasttaki muhtemel rolünü örtbas etmek amacıyla basın organlarına sıkı bir sansür uygulamış, fakat 1952 yılında yeniden başlatılan soruşturma ve yargılama sonucunda gizli polis teşkilâtının üç mensubu suçlu bulunarak tetiği çeken kişi ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir.

Hasan el-Bennâ, Mısır’ın yoksulluk ve zayıflığının başlıca sebebinin İslâm’a bağlılığın gevşemesi ve Batı taklitçiliği olduğunu, özellikle Mısır yöneticilerinin aldıkları Batı eğitiminin sonucunda İslâm’dan uzaklaştıklarını; kendi din, tarih ve medeniyetleri hakkında câhil kalan bu insanların toplumu da bir kimlik buhranına sürüklediklerini ileri sürerek Batı’nın sosyal ve kültürel emperyalizmi yüzünden dinin etkinliğinin azaldığını ve ülkenin tek kurtuluş çaresinin İslâm’ın temel değerlerine dönmek olduğunu söyler. Bu ana düşünceden hareket eden Hasan el-Bennâ, fikrî çabalarının merkezine İslâmiyet’i gerçek yönüyle kitlelere tanıtma amacını yerleştirmiş ve sık sık İslâm’ın, hayatın bütün yönlerini içine alan kapsayıcı bir dünya görüşü olduğunu vurgulamıştır. Onun, İslâm’ın aslî öğretilerini ortaya koyma çabasında şu üç ilkeyi esas aldığı görülür: a) Öze dönüşçü bir tavırla İslâm’ın bağlayıcı kaynağının Kur’an ve sahih hadisler olduğunu belirtmek ve dolayısıyla İslâm’a tarih içinde sokulmuş yanlış yorum, bid‘at ve hurafelere karşı Müslümanları bilinçlendirmek. b) Böyle bir saflaştırma fikrini, gerçek İslâm’ın modern hayatın ihtiyaçlarına cevap verebileceği fikriyle birleştirmek. c) Bunun mümkün olduğunu göstermek için de toplumun her seviyesinde ve tam bir dayanışma ruhu içerisinde İslâmî esasları hayata geçirecek şekilde teşkilatlanmak. Bu üç boyut, onun fikrî serüveninde daima çeşitli sorgulamaları gündeme getirmiş, bu sorgulamaların yöneldiği konuların başında da halk arasında yaygın şekilde mevcut olan cincilik, büyücülük ve falcılık gibi hurafeler, Mısır toplumunun mânevî yapısını derinden etkilemiş olan tasavvuf ve tarikatlar, yaygın ve sakat ilim anlayışları ve Batılılaşmış zümreyi etkileyen modern ideolojiler gelmiştir.

Müslümanların düşüncesine ve hayatına giren hurafelerle etkili bir mücadele verilmesi gerektiğine inanan Hasan el-Bennâ, tasavvuf konusunda Mısır gerçeğini de dikkate alarak bir orta yol takip etmiştir. Ona göre velî ve sâlih kişileri anmak, onların güzel amellerini anlatmak insanı Allah’a yaklaştırır. İslâm’ın esaslarına uygun olmak şartıyla evliyanın gösterdiği kerametler haktır ve dince sabittir. Ancak şuna kesin olarak inanmak zorunluluğu vardır ki velîler ilâhî yetkilere sahip değildirler ve kimseye yardım edemez, fayda sağlayamaz ve zarar veremezler; bu güç sadece Allah’a aittir. Kabir ziyareti meşrû ve sünnettir; ancak kabirde yatandan yardım ve medet ummak, adak adamak, onun ruhaniyetinden olayların akışına müdahale etmesini istemek ve bu gibi maksatlarla kabri tâzim edici uygulamalarda bulunmak bid‘attır. Doğrudan Allah’a dua ederken tevessülde bulunmak ise itikadî bir mesele olmayıp ihtilâflı bir konudur.

Hasan el-Benna, Türkiye ve dünya için önemli bir şahsiyettir. Peygamberimizin sünnetini sonuna kadar yaşamak için ve cihadı hayatın ayrılmaz bir parçası haline getiren bir hazinedir. Allah ondan razı olsun. Onun ve yolunun yolcusu olmak inşallah her Müslümana nasip olur. Davasını yaşamak ve anlamak amacı ve dileğiyle…

Diğer Makaleleri