İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

MALİK B. NEBİ’Yİ ANLAMAK / ÖMER FARUK PEKER

Bu kısa yazı çalışmamızda İslam medeniyetinin yetiştirmiş olduğu sayılı mütefekkirlerden biri olan Malik Bin Nebi'yi hayatı, şahsiyeti ve fikirleri kapsamında ele alacak, özellikle İslam dünyası ve sömürge üzerindeki görüşlerine odaklanacağız.

Mütefekkirimizin hayat hikayesine geçmeden önce Malik Bin Nebi'nin daha iyi anlaşılabilmesi için onun büyüyüp yetiştiği memleketinin tarihini birkaç satır ile açıklamak faydalı olacaktır.

Hicri birinci asrın ilk yarısında İslam orduları tarafından fethedilen Cezayir 1546 senesinde Hayrettin Reis vesilesi ile Osmanlı'nın hizmet ettiği beldeler listesine dahil olmuş ve 1830 yılına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Fransa'nın 14 Haziran 1830 tarihinde bu toprakları işgal etmesi ile birlikte hemen hemen 200 yıllık Cezayir direnişi başlamıştır.

1905 yılında Cezayir'in doğusunda bulunan Konstantin şehrinde dünyaya gelen mütefekkirimiz sömürgenin en zalimce olduğu zamanlarda, İslam dünyasının en mazlum beldesinde büyüyüp yetişmiş ve bu tecrübe onun şahsiyetinin temellerini atmıştır. Ülkesini asimile etmeye çalışan Fransız sömürüsünün bütün yüzlerini görerek yetiştiği çocukluk dönemlerini, "Hayatta kalan son tanıklarıyla geçmişi, yetişme çağındaki istikbalin liderleri ile geleceği gözlemleyebildiğim bir zamandı." şeklinde tanımlayan Bin Nebi bu yıllarda bir yandan Kur'an eğitimi alırken diğer yandan Fransız okullarına devam etmiştir. Ortaöğretiminde de İslami eğitim ve Fransız eğitimini birlikte alma fırsatı bulmuş ve sömürge hakkındaki fikirleri bu zamanlarda netleşmeye başlamıştır.

Medrese öğrencisi olduğu yıllarda kendisi ile aynı dünya görüşüne sahip ve gelecekte Islahiye hareketinin bayraktarlığını yapacak olan Bin Badis ve öğrencileri ile tanışmıştır. Cezayir direnişinin önemli isimlerinden biri olan Bin Badis öncülüğünde 1931 yılında kurulan Cezayir Müslüman Alimler Cemiyeti, Fransız işgaline karşı yeni ve hamaset sahibi bir nesil yetiştirmiştir.

Yükseköğretimini Fransa'da yapmış olan düşünürümüz her ne kadar Doğu Dilleri Okulu'na gitmek istese de kendisine müsaade edilmemiş ve 1935 yılında Telsiz Okulu'ndan elektrik mühendisi olarak mezun olmuştur. Hayatının büyük bir bölümünde Müslüman gençleri eğitme gayretinde olmuş ancak açmak istediği veya açtığı kurs, enstitü gibi kurumların önü kesilerek işgalciler tarafından kapatılmıştır. Gençliğinden itibaren davet muştusuyla birçok konferans ve çalışma düzenleyen Bin Nebi 1956 senesinde Kahire'ye taşınmış ve burada İslam konferansları örgütünün danışmanlığı görevini sürdürürken Suriye ve Lübnan gibi birçok ülkede konferanslar vermiştir.

Mükemmel bir eğitimci olan B. Nebi'nin Müslümanlar için ufuk açıcı görüşlerini kitaplarının tercümanı bizlere şu şekilde tanımlıyor: "Malik b. Nebi'nin görüşleri mevcut bilgi dağarcığını, insana ileriye yönelik adımlar attıracak eğitsel kavramlar olarak düzenler."

1,5 milyon Müslümanın kanıyla kazanılan bağımsızlığın ardından 1963 yılında memleketine dönüş yaptı ve yükseköğretim müdürlüğüne getirildi. Dört senelik görevinin ardından kendisini tamamen yazmaya ve evinde düzenlediği ders halkalarında geleceğin liderlerini yetiştirmeye adadı.

1973 yılında davet çalışmalarını Amerika'da yürüttüğü bir dönemde kendisine ve İslam'a büyük bir kin besleyen komşusu tarafından merdivenlerden aşağı itildi ve bu olay takiben daha çok rahatsızlanarak 31 Ekim 1973 günü vefat etti.

İslam dünyasının son asırlarda gösterdiği gaflet ve geri kalmışlık, araç yetersizliğinden değil medeniyet probleminden kaynaklanmaktadır. İbn Haldun'dan bu yana, İslam dünyasının düşünce üretemediğini ileri süren B. Nebi her ne kadar diğer pek çok konuda İbn Haldun'un görüşlerine ehemmiyet gösterse de, medeniyetin tekrar inşa edilip edilemeyeceği hususunda İbn Haldun'un aksine iyimser bir tavır takınmıştır.

Şahıslar, şeyler ve fikirleri medeniyet formülünün birer unsuru olarak tanımlayan mütefekkirimiz bu unsurların birleşimi sonucunda bir diğer unsur olan toplumsal ilişkiler ağının oluştuğunu ileri sürer. Söz konusu unsura en güzel örnek olarak sahabe arasında bulunan kardeşliğe işaret eder ve İslam medeniyetinin yeniden ihya edilebilmesini de tıpkı sahabe modeli gibi Kur'ani programa uygun bir neslin yetişmesinde görmektedir.

"Fikir Savaşçısı" olarak isimlendirdiğimiz B. Nebi fikirleri, ölü ve öldürücü fikirler olarak ikiye ayırmaktadır. Sömürgecinin dayattığı hiçbir fikir ürününün, İslam toplumunu ıslah edemeyeceğine kanaat getiren mütefekkirimiz, Batı menşeli bu fikirleri öldürücü fikirler olarak isimlendirirken, bizim toplumumuzun bünyesinde bulunan ve hayatiyetini kaybetmiş fikirleri de "Ölü Fikirler" olarak isimlendirir ve işlev bakımından bu tür fikirlerin öldürücü fikirlerden daha tehlikeli olduğunu vurgular.

İçerisinde bulunduğumuz toplumda da gün geçtikçe yaşantısını sömürge zihniyetine teslim etme oranı artmaktadır. Zira geçmiş yıllarda silah zoruyla dayatılan bir şapkaya dahi değerlerimize ve inancımıza aykırı olması münasebetiyle yüzlerce can pahasına direniş göstermiştik. Fakat o yıllarda despot bir şekilde ulaşılması amaçlanan fiziki ve kültürel sömürü, bugün işlevini daha kapsamlı bir şekilde sosyal medya veya moda adı altında yürütmekte, bunun sonucu olarak B. Nebi'nin ifadesiyle "sömürülebilmeye elverişli" milyonlarca insan, popülaritenin rüzgarına kapılarak en temel değerlerini dahi hiçe saymaktadır. Günümüz bilinçli Müslüman kesimin bu tehdidi göz önünde bulundurması, sosyal camiadan soyutlanmak yerine ona yön vermeli ve bu konuda hareket bilinciyle daha özgün çalışmalarda bulunmalıdır. Tüm bu fiziki ve manevi sömürge bataklığından kurtulmanın gayesini taşıyan her Müslümanın, başta Kur'an ve Sünnet olmak üzere tağuti düzenlerin temellerini çatırdatan alimlerimizin eserlerini ve çalışmalarını yakından takip etmesi gerekmektedir. Zira sömürgecinin sömürmekten vazgeçmesini beklemek vakit kaybından başka bir şey değildir.

 Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun, salatı bütün nebilerin üzerine olsun. Sağlığında bu ümmetin vicdanı olan Malik B. Nebi gibi tüm alimlerden Allah razı olsun.

Faydalanılan ve tavsiye olunan eserler: İslam Davası/Malik Bin Nebi - Çağa Tanıklığım/ Malik Bin Nebi - İslam Önderleri Serisi, Malik Bin Nebi / Fatih OKUMUŞ - Malik Bin Nebi'de Medeniyet, Dr. Bedran Lahsen

Diğer Makaleleri