İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

POPÜLİZME ALİYA MUKAVEMETİ / TALHA ENEZ TAPAN

Devlet, toplu halde yaşayan insanların güvenlik, adalet ve refah ihtiyaçlarından doğmuştur. Bu ihtiyaçlar da sınırları olan bir yerde siyaset aracılığı ile yerine getirilir. Siyasi iktidar ise devlet gücü ile belli bir toprak parçası üzerinde münhasır yetkiye sahip olan ve alınan kararlara uyulmasını sağlamak üzere egemen kamu gücüne sahip olan otoritedir.


Siyasi iktidarın sahip olduğu bu devasa gücü her alanda ‘’sınırsızca’’ kullanabilmesi için denetim organlarının etkisiz hale getirilmesine, devlet aygıtının gaspına ve edilgen vatandaşlara ihtiyacı vardır. İktidar, adalet ve kamu maslahatları araçlarını öne sürerek hukuku(zorlama gücü) şekillendirir ve vatandaşı tebaa haline getirmek için ideal kalıba sokmaya çalışır.

Kamu maslahatı ve adaleti sağlamaya yönelik bahanelerle zorlama(hukuk) gücünün ele geçirilmesi için siyasetin tezat kavramlarla içselleştirilmesi safhası hayata geçirilerek biz ve ötekilerin inşası başlar. Popülizmi içeren bu durum şu nitelikleri içerir: ötekileştirme, sorumluluk reddi, dili silahlaştırma, korkuları araçsallaştırma, komplo teorileri ve gücü kahramanlaştırma (Popülizm Nedir? Jan-Werner Müller).

Siyasi iktidarın hitap ettiği toplulukların ve kitlelerin, kendilerini etkisiz eleman ve partizan haline getiren bu tehlikeli siyasetten korunması için Aliya İzzetbegoviç’in hayat tecrübeleri ve politikasından ibret almak farkındalığımızı yeterli seviyede arttıracaktır.

Aliya sahip olduğu kamu gücünü kahramanlaşmak ve var olan liderliğini devam ettirmek için değil, bulunduğu kargaşa içerisinde Bosna’da zulüm gören Müslümanların acılarını dindirmek ve İslam dinine mensup olanların bir daha soykırımla karşılaşmayacağı siyasi sistemi ve toprak bütünlüğünü sağlamış bir idare kurmak için kullanmıştır. Yine Aliya barışa ulaşıldığında organize bir cumhuriyetin tesisini vurgulamış, ulusların ve politik kanaatlerin eşitliğini esas alarak Müslüman halka karşı yeni bir katliamı imkansız hale getirecek bir bürokrasinin inşasını desteklemiştir.

Aliya kahramanların kötü zamanlarda ortaya çıktığını ve bu durumun yetersiz koşullara işaret ettiğini ifade etmiş, kahramanlara bel bağlayıp sorumluluğun üstlenmemesi hallerinin kanıksanmaması için uğraşmış, duvarlara asılan fotoğraflarının duvarlardan indirilmesini istemiştir.

Aliya’nın fikir ve ifade özgürlüğü ve kamunun haber kaynaklarına erişmesi noktasındaki hassasiyeti sayesinde savaş sırasında dahi sansür engellenmiş, kimsenin yazdıklarından dolayı siyasi kovuşturmaya uğramayacağı temin edilmiş ve siyasi partilerin faaliyetleri engellenmemiş aksine savaş başında var olan siyasi partilerin sayısı artmıştır. Aliya barış sonrasında kurmak istediği cumhuriyet dahilinde kimsenin dini, milliyeti ve politik görüşü sebebiyle takibata uğramamasını ve çok sesliliğinin renklerini savunmuş, basında sansürün ve siyasi hükümlerle hürriyeti tahdit edici cezaların engellenmesini savunmuştur.

İzzetbegoviç inandığı dini siyasi amaçlarla kullanmaktan imtina etmiş, rövanşist ve ötekileştirici bir dil kullanmamış aksine bunu kendisinden talep edenlere yasalara saygılı olmalarını ve işleri kendi mecrasına bırakmalarını telkin etmiştir. Nihayetinde çalışması ve savaşması gerektiğine ancak olaylara hükmedemeyeceğine inanan bir halka mensubiyetini vurgulamıştır.

İslam Deklarasyonu kitabında hakiki dost ve düşmanların(ötekileştirme, korkuları araçsallaştırma) olmadığını, başımıza gelen felaketlerden komplo teorilerini değil kendimizi sorumlu tutmamız gerektiğini ve bu anlayışla olgunlaşma ve basiret sahibi olunacağından bahsetmiştir. Yine kimsenin kontrolsüz ve aşırı şiddet uygulayarak İslam’ın ve verilen mücadelenin adını kirletmeye hakkının olmadığını ve mukaddes bir hedefin kullanılan değersiz bir vasıtayı aklamayacağını ifade ederek Kur’an’a atıfla düşmanlarımız hakkında adil ve bağışlayıcı olmamızı işaret etmiştir.

Sonuç olarak Müslüman toplumların, iktidar sahiplerinin yaptığı yolsuzluk, kayırma, sansür, kamu gücünü silahlaştırma, temel hak ve özgürlükleri kısıtlama, çoğulculuğu kısıtlayıp tek tipleştirme eylemlerine yönelik kayıtsızlığını anlamak güçtür.

Yakın gelecekte anayasal süreçlerin ihmal edilmediği, vatandaşların edilgen değil sorumluluk aldığı, yöneticilerin kamu gücünü insaflı kullandığı ve çoğulculuğun ön planda olduğu toplumlar görmek dileği ve duasıyla. 

Diğer Makaleleri