İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
GENÇ KALEMLER

Öncü Bir Şahsiyet: Seyyid Kutub / Halil İbrahim Medet

Müslüman-Muhafazakar bir ailede yetişip, genç yaşlarda edebiyata merak salan Kur’an’ın nuruyla aydınlanan ve daima onun gölgesi altında yaşamaya çabalayan, 20.yüzyılın alacakaranlığında yolumuzu gösterecek işaretleri can pahası ortaya çıkaran sadece kitapları değil hayatıyla gençlere büyük dersler veren, mütefekkir ve mücahit; hasılı kelam inancı ve idealleri uğruna mertçe idam sehpasına yürüyen bir yiğit.

Seyyid Kutub; fildişi kulesinden hayat üzerine uzun uzun kafa yoran, pratik hiçbir değeri olmayan aforizmalar söyleyen filozoflardan değildi, hayatın tam merkezinden değiştirilmesi gerektiğini insanlığın bir uçurumun kenarına sürüklendiğini ve bu uçurumdan ancak Allah’ın ipine toptan sımsıkı sarılırsak kurtulabileceğimizi en yüksek perdeden haykıran muvahhit ve mücahitlerin safındandı. Batı’da aşırılığın peygamberlerinden biri olarak anılan Faucault’un modernitenin sonuçlarına hiçte aşırı olmayan trajik tepkisi “insan öldü“ olmuştu, peki bu hazin kadere teslim mi olunmalıydı yoksa İslam’ın insanlığa hayat veren nefesini mi solumalıydı? Elbette Rabbimizin kemale erdirdiği yegâne din İslam’la yoğrulmalı, can çekişip feryat eden insanlığı; alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin (s.a.v) örnekliği ve önderliğine çağırmalıydı. Bu çağrıda ifrat ve tefrite yuvarlanmaktan kaçınan Kutub, batının ruhtan yoksun görkemli binalarına bakıp komplekse girenlerden değildi, geleneksel hurafeci uyuşuklardan hiç değildi. O İslami hareketin bedel gerektirdiğini bilen, bu bedeli canıyla ödeyen bir şehitti, rabbine teslim olan, er ya da geç bugün ya da yarın hakkın batılı zail edeceğine iman eden, zafere giden uzun ve yorucu yolda davetçilerin kılavuzsuz olmadığını hatırlatan, rabbani metodu takip eden davetçileri, Kur’an Nesli’yle müjdeleyen bir mümindi. Çağına tanıklık etmiş bir şahit, zulme boyun eğmediği için idam edilmiş bir şehit, fikir ve aksiyonu aynı bedende harmanlamış İslami hareket teorisyeni olan Seyyid Kutub’un hayatından kısaca bahsedelim.

                1906 senesinde Aşyut kasabasının Kaliya köyünde dünyaya gelen Kutub daha çocuk yaşlarda iken annesinin telkinleriyle Kur-an’a ilgi duymaya başladı. Babası Hacı İbrahim Vatan partisi üyesiydi, erkek kardeşi ise pek çoğumuzun yakından tanıdığı, kitaplarından faydalandığı Muhammed Kutub’du. Lise ve Üniversite öğrenimini Kahire’de tamamlayan Kutub, Milli eğitim bakanlığında çalışmaya başlar. 1948 sonlarında İslam’da Sosyal Adalet isimli kitabı yayımlanır. 1949’da Amerika’ya eğitim metotları ile ilgili bir araştırma için gönderilen Kutub; batı medeniyetiyle ve batılla bu seyahati esnasında bütün kalbi bağlarını koparır, üstüne bir de El-Benna’nın şehid edilmesine karşı takındıkları tavrı görünce kendini oralarda daha fazla tutamaz ve ülkesine döner. 1951 ve 1965 yılları ise Üstad Kutub’un hayatını İhvan bünyesinde, doğal olarak da mücadelenin içerisinde geçirdiği yıllardır. Yazı işleri müdürlüğü dışında hareketin içerisinde hiçbir resmi makama sahip olmamasına karşın el-dava başta olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde yayınladığı yazılarıyla hareketin ideoloğu haline gelir.  1954 senesinde çağdaş firavun Nasır, düzmece bir suikast tertipleyip Kutub’un da dahil olduğu pek çok ihvan gönüllüsünü hapseder. Bu hapis döneminde Kutub, Fi-Zilal’i yazmaya başlar. On sene hapis yatan Kutub, Abdu’s-Selam-Arif’in (Irak Devlet Başkanı) Nasır’a baskı yapması sonucu serbest bırakılır. Aradan bir sene geçtiğinde Yoldaki İşaretler’i yayınlayan Kutub; devleti yıkmak, darbeye teşebbüs etmek gibi iddialarla tutuklanır. 1966 senesinde ise idam edilerek şehadete ulaşır. Başı dik, tuğyana isyan ederek izzetle geçirilen bir hayat, şehadetle anlam kazanan ve taçlanan bir ölüm… Rahmet olsun.

Ben rab ve din için intikam alacağım

Yılmadan rasulün yolu üzerine devam edeceğim

Ya dünyayı kuşatacak zafer

Ya da Allah’a sunulacacak şehadet.    

Şehid Seyyid Kutub

                                                                                                                                           

Diğer Makaleleri