Bahattin Yıldız'ın Ardından

Gençliğimizin en dolu dizgin yılları ve sakallarımızın yeni bittiği ateşli günlerinde tanıdık seni. Çınarcık'da kıble ve yön tayini,istikrar ve istikamet kavramlarıyla şekillendirdin o körpe dimağlarımızı. Ne çabukda geçti o koskoca 21 yıl. Yıllar geçti ama söz bir kere yürekten geldi ve yüreğe sindi. Ne seneler tüketti nede geçen yılların hatıraları.

Bir çınar devrildi toprağa. Hemde köklü bir çınar. Binlerce gencin ekmeğini, aşını ve hikmetin katığını paylaştığı bir çınar. 

Onca imkan ve ortama rağmen o gureba olmayı seçti. Seçilenlerden olmak için adanmanın eylemini, direnişin ruhunu herdaim yüreğinde alevlendirerek dağları özgürlük alanı belirledi ve öylece afgan dağlarının doruklarında hayatını nakşeyledi.

Şüphesiz Türkiye'li ''Müslüman Gençliğin'' ideoliydi o. Erzurum, İzmir'i geçici mesken, yeryüzünü ise kendine alan seçmişti.

''Güllerin vedası'' derken veda eyledi güllerine.. Hindikuş dağları ve Afgan topraklarını karışlayıp ayaklarını ve işaret parmağını nasırlaştırarak ''Rabbim ne olur bu topraklarda canımı al'' sözüyle o yolda testiyi kıranlardan oldun. Yol açtın dar geçitlerimize, köprü oldun asil yürüyüşlere.

Afganistan’ın efsane komutanı Ahmet Şah Mesut o yıllarda Bahattin ağabeyimiz için’’Türkiyeli Müslümanlar Bahatttin Yıldız gibi bir adamları olduğu için ne kadar övünseler azdır.’’

Hareketimizin yiğit öğretmeni Bahattin Yıldız ağabey; senin o sımsıcak yüreğindeki yaktığın ateş biz "Müslüman Gençlerin’’ meşalesi olacaktır.

Bahattin Yıldız bizim cihad ve infak öğretmenlerimizden. "Kim var?" diye sorulduğunda canıyla ve malıyla ilk öne çıkanlardandır o. 

Memleketimin heryerinde tertiplenen şehadet geceleri ve programlarda senin izine rastlar olduk. Bizlerde çağırdığımızda İzmir'den üşenmeden gelerek hatta yanına şehidlerin babalarını katarak bizlere adeta canlı şahid olmanın ve hayata öyle bakmanın eylemini göstermiştin.

Nasılda evimizi şenlendirmiş ve çay muhabbetinle gönüllerimize su serpmiştin. Kardeşlerin arasına giren buz dağlarını kırmanın ve kardeşçe kalarak uzun soluklu yürümenin gereksinimini bizlere anlatırken; ALLAH'da şahidim olsunki senin gibi güzide bir misafir ancak gördü evimiz. O mütevazi ve ağır duruşunla, Vakar sahibi örnegimizdin.

Türkiye'li ve yeryüzünün ''Müslüman gençliği'' olarak asla senin yolundan geri kalmıyacak ve çizdiğin ufuk çizgisinde ilerliyeceğiz.Kimin nerde ve nasıl olduğuna bakmadan mevcut yerlerimizi terk etmiyeceğiz inşALLAH.

Güle! güle! Afgan dağlarının sadık elçisi..Güle ! güle yiğit öğretmenimiz ve sevgili dost, mücahid ağabey!......

selam ve dua ile kardeşin. Abdulkadir Seven