İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
Kamil ERGENÇ

ALİM

Ey yeşil sarıklı  ulu hocalar!
…………….
Kardeşim İbrahim bana mermer putları nasıl devireceğimi öğretmişti.
(Sezai KARAKOÇ)
 
Âlim kimdir? Vasıfları nelerdir? 21.yüzyılda bir âlim nasıl olmalıdır? Bu soruların cevabını doğru verebilirsek şu an içinde bulunduğumuz krizin aşılması noktasında çok ciddi bir mesafe kat etmiş olacağız. Çünkü bugün yaşadığımız sıkıntıların başında âlimsizlik/ulemasızlık sıkıntısı gelmektedir.
 
Âlimler peygamberlerin varisleridirler buyuruyor resul (a.s). İlk bakışta ifadenin büyüklüğü karşısında şaşakalıyor insan. Fakat biraz tefekkür ettiğinde bu ifadenin hakikati izhar ettiğini yakinen müşahede edebilir. Neden peygamberlerin varisi? Ya da peygamberlerin hangi özelliklerinin taşıyıcılarıdır âlimler? Artık vahiy kesildiğine ve bir daha resul ve nebi gelmeyeceğine göre âlimlerin veraseti nasıl tezahür edecektir? Bu sorulara birkaç yönden cevap verilebilir kanaatindeyim.
 
Evvelen; Davet ve tebliğ vazifesi itibariyle varistir âlimler. Peygamberlerin hemen tamamının en çok üzerinde durduğu, asla terk etmediği ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan her hal ve şartta icra ettiği vazifesi davet ve tebliğdir. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır” kelam-ı ilahisi bu vazifenin ihmal edilemeyeceğini beyan eder. Dolayısı ile âlim dediğimiz şahsiyet öncelikle bu yönüyle temayüz edecek. Çağının insanının iğdiş edilmiş, iğvaya maruz bırakılmış, ayartılmış, karartılmış, tersyüz edilmiş, dezenforme edilmiş, imha edilmiş, isyana zorlanmış, müstağni olduğuna inandırılmış, saptırılmış, ahmaklaştırılmış, müstekbirleştirilmiş kalbine ve zihnine, İslam’ın muştulayıcı ruhunu zerk edecek bir çaba içerisinde olmalı…
 
Saniyen; Yaşadığı dönemin bütün ezilmişleri, horlanmışları, mustazafları, yoksulları, kenar mahallelileri, köleleri ve açları âlimin yanında olmalı. Onun söylemleri açların gözlerine ışık, kölelerin bukağılarına balta, yoksulların evlerine umut, ezilmiş ve horlanmışların yüreklerine inşirah, mustazafların bileklerine derman olmalı. Alim; Müstekbirleri, azgınlaşmışları, kendini müstağni görenleri, mazlumların kan ve gözyaşlarından iktidar devşirenleri, hakikati dezenforme edenleri ve eğri/dolambaçlı gösterenleri; yoldan çıkaranları, ayartıcıları, dini afyon olarak kullananları, tüketimin asaletine inananları, adaleti değil eşitliği bayraklaştıranları, şarlatanları, şeytanla ahitleşenleri, kandırdıkları halkın emeklerini sömürenleri, hedonistleri, hainleri, ısırıcı melikleri, bel’am karakterlileri, mele ve mütrefleri rahatsız etmeli.
 
Salisen; Âlim, basiret nişanesi, izan abidesi ve feraset timsali olmalı.’Müminin ferasetinden korkun o Allah’ın nuruyla bakar’ hadisi şerifindeki irfani ve hikemi boyut âlimin şiarı hatta karakteri olmalı. Küresel İstikbarın hile ve oyunlarına, şeytani düzenlerin ayartmalarına ve yoldan çıkarmalarına, belam kılıklıların safsata ve hezeyanlarına karşı adeta bir dağ gibi asil ve vakur bir duruş sergilemeli.
 
Rabian; Âlim cesur ve celadetli olmalı. Cesareti ve celadeti içi boş ve anlamsız değil, ses getiren, anlamlı ve hakperest olmalı. Her türlü otoriteye karşı bağımsız ve bağlantısız; güç ve iktidar odaklarının yaptıklarının meşruiyet makamı olmayan; Yezid kılıklıların, Timur ve Cengizlerin, Firavun düzenlerinin, Tuğyan etmiş tiranların ve küresel istikbarın kuklası, yalakası, yardakçısı, çanak yalayıcısı olmamalı. Dinlerini az bir pahaya satan, hakikati izhar etme sorumluluğunu tersyüz eden, dini bir kazanç ve dünyalık kapısı olarak gören bel’am kılıklıların karşısında, hakkı ve hakikati aşikâr etmek için ceht etmenin ulviliğine iman etmiş, adeta bir kale gibi kavi ve vakur olmalı.
 
Hamsen; Alim, içinde yaşadığı zamanın farkında, adeta İbn-ul Vakt/Vaktin oğlu olan, çağının dilini ve idrakini bilen ve problemlerinin farkına varan; modern dönemin tüm argümanlarına karşı İslami referanslarıyla adeta bir mübariz gibi mücadele eden; bu çağa Kur’an’ın mesajını nasıl aktarabilirimin derdinde olan; felsefeden sanata, edebiyattan tarihe kadar ilmi müktesebatını genişletmiş ve bu ilmi birikimini 21. yüzyıl insanlığının modern tahakkümlerden kurtulması için kullanacak kabiliyette olan; modern insanın uyuşuk, pısırık, edilgen, tembel, ötekileştirici, silik, tehditkar, mürteci, muhafazakar, gelenekselci, tarih dışı, soyut, uyuşturucu, öte dünyacı, Batıni, ezoterik, özel gün ve gecelere özgü olarak algıladığı din dilini; açık/mubin, kuşatıcı, izzet ve şeref bağışlayan, maverai, adil, özgür, hakkaniyetli, hakikatperest, dinamik, somut, kurtarıcı, dünyevi, muhkem, merhametli, özneleştiren hale getirebilecek bir kavganın/mücadelenin içerisinde olmalı.
 
Bu âlimler bir gün gelecektir. Rahimler onları doğurmakta cimridir fakat bir gün gelecektir. Aksi takdirde âlimi/uleması olmayan, âlim/ulema yetiştirme derdi olmayan bir ümmetin geleceği adına umutlanmak saflık olur… Vesselam…
 
 
Kamil ERGENÇ
kamilergenc@hotmail.com
 

Diğer Makaleleri