İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İsa ÖZÇELİK

TERCİHLERİMİZ

Yeryüzünde İnsan türünü diğer varlıklardan ayırt eden en önemli unsur, kuşkusuz akletme özelliğidir. İnsanoğlu bu yetisini kullanır iken çoğu zaman kendini ulvi değerlerle buluşturacak ve kendisine boyun eğdirilmiş diğer canlılardan üstünlüğünü tescilleyecek adımları atmaktan uzak kalmıştır. 

İnsanoğlunun hayatı, çok farklı ve karmaşık ilişkiler yumağında bazen mutlu bazen hüzünlü imtihanlarla doludur. Sade bir hayat yaşadığı düşünülen insanlar dahi afaki ve enfüsi düzlemde çok sayıda yüzleşmelerle karşı karşıya kalmak zorundadır. Bu yüzleşmeler bireyi seçim yapmaya ve iradesini aktif hale getirmeye sevk eder. 

Kişiler iradesini ortaya koyar iken geçmişte edindikleri teorik bilgi /inanç ve pratikler üzerinden bir tercihte bulunurlar. Kimileri iman/ilke gibi ölçüleri esas alıp ; bilgiden bilinç düzeyine geçtiklerini, yaptıkları seçimler ile ortaya koyarlar. Bu onların, akletme melekesinin ancak sorumluluk bilinci ile bir anlam taşıyabileceğinin, farkında olduklarını gösteren önemli bir delildir. Kimileri ise menfaat ve nefsani arzularını esas alarak tercihte bulunurlar, bu ise onların bilgi/veri düzeyinde kalarak içgüdüsel tepkiler verdiklerinin ve bu seçimlerinden ötürü de insan dışı varlıkların seviyesinde kalarak sorumluluk almaktan kaçındıklarının göstergesidir.

İmtihan ve tercih kavramları birbirleri ile çok sıkı bağları olan iki kelimedir. Günümüzde imtihan denildiğinde hemen akla, okul süreci boyunca yapılan sınavlar gelir. Tercih ise kariyer yapacağımızı umduğumuz bir okul arayışıdır. Okul hayatından sonraki tercihimiz ise bize para ve makam getireceğini umduğumuz bir iş bulma noktasında tezahür eder. Modern zamanların büyülü ağlarına takılmışsak, bu eğilim aile kurarken eş seçiminde de devam eder. Dış güzellik ve maddi refah düzeyi eş seçiminde başat rol alır.

Aslında yapılan her tercihe bizim geleceğimizi belirleyen önemli bir karar olarak bakılır. Bundan ötürü gençlere geleceğini kurtarması için iyi bir okul bitirmesi yada geçerli bir meslek sahibi olması için yoğun telkinlerde bulunulur. Bunlar yapılırken gelecek nedir ? kurtuluş nasıl olur ? soruları üzerinde fazla durulmaz. 

Bu dünyaya gelen bireyler, doğarken kendisi ile ilgili hiçbir noktada tercihte bulunamamıştır. Ne tarihi, ne mekanı, ne ailesini ne de cinsiyetini kendi belirlememiştir. Mutlak iradenin dilemesi ile hayata gözünü açan insanın, bu dünyanın fani olduğunu idrak edip, bütün tercihlerinde O iradenin yol göstericiliğinde seçimler yapması varoluşsal bir kararı gerekli kılar.

Kişi iman ile küfür arasında doğru bir seçim yaptığında çok önemli bir başlangıç yapmakla birlikte süreç yeni başlıyor demektir. Ahiret dünya denklemi, onu bekleyen inişli çıkışlı bir yolculuktur. Küçükken alıştırıldığımız eğilimler, yetişkinliğimizde yapacağımız tercihler olarak karşımıza çıkar. Daha ilk yıllarımızda başarı olmak ile ahlaklı olmak arasında sürekli bir seçim yapmak zorunda bırakılırız.

Bir bakarsın evin ile işin arasında tercih yapman gerekir. Bazen memleketin ve hedeflerin aynı hat üzerinde olmaz. Gün gelir sevdan ile sevdiklerin arasında bir tercih seni bekler...

Kimi zaman bize iki yoldan biri dayatılır, aslında üçüncü bir yol mümkündür. Ama güç odakları buna imkan tanımak istemezler. Bu dayatmalara karşı direnebilmek, ancak akıl ve bilincin sorumluluk ahlakı şeklinde eylemselleşmesi ile mümkün olabilecektir. Biz buna iman da diyebiliriz. 

Bazı durumlarda ise karşı karşıya kalınan olaylar çok net değildir. Dışarıdan oluşturulan algı operasyonlarının ötesinde iç bünyede de bölünmüşlükler, belirsizlikler vardır, bu tablo kişilerin açık bir tavır almasını zorlaştırır. Böyle durumlarda birçok kimse tercihsizliği bir tavır olarak ortaya koyar. Aslında bu seçim, hikmetle bezenmiş bir bilinçle yapıldığında en zor ve isabetli varoluş biçimi de olabilir.

Bazen de öyle olaylarla karşı karşıya kalırız ki istemediğimiz halde bir seçim yapmak durumundayızdır. Kılı kırk yararak İlke ve maslahat dengesini gözetmeye çalışırız ama bir türlü içimiz mutmain olmaz. Lakin vakit kararsızlık anı değildir tercih yapılmalı ve gerekirse bedel ödenmelidir. Bu tür durumlarda bilgeliğe cesaret ve kararlılık eşlik etmek zorundadır.

Kimi zaman öyle vakıalarla karşı karşıya kalırız ki aynı yolda yürüdüğümüz birçok dava arkadaşımız farklı tercihleri benimsemiştir. Samimiyetlerinden şüphe etmediğimiz kardeşlerimizin niyetlerinden de şüphe etmememiz gerekir. Bu an ‘’ameller niyetlere göredir ‘’ buyruğunun tecelli ettiği an olsa gerektir. Bize düşen ise ‘’niyet hayır ise, akıbette hayırdır ‘’ sözünü dua makamında terennüm etmektir.

Bazen de öyle yüzleşmelerle karşı karşıya kalırız ki o vakit, tek saf olma vaktidir. Mazeretler! geçersizdir. Tevil zırva hükmündedir, teşbih dahi hata kabul edilir, karşına çıkan kardeşin dahi olsa düşman hükmündedir. Başkalarını ilgilendiren tercihler kişisel tercihlerden çok daha zordur elbet. Aile, cemaat, toplum, ümmet, tüm insanlık söz konusu olduğunda sorumluluk bilincimiz beyinlerimizi çatlatır adeta. Bu kararlar zorlu kararlardır. Bundan ötürü hatasız olmalıdır. Hata bile olsa bir sevap almalıdır. Bunu ‘’ancak Müslümanlar kardeştir ‘’ düsturunu takva ile kuşanmış topluluklar yapacaktır. Ve ‘’onların işleri şura iledir’’.

İçinde yaşadığımız bölge ve zaman dilimi bizleri zorlu tercihler yapmaya yöneltmektedir. Birçok mesele yalnızca kişisel kararların ötesini çoktan aşmış, büyük topluluklar çok önemli tercihlerle karşı karşıya bırakılmıştır. Böyle bir dönemeçte ilkeli, hikmetli ve cesur tercihlerde bulunabilmek, tüm ümmet coğrafyasının geleceğini belirleyecektir. Allah’tan dileğimiz, kişisel ve başkalarına dair yapacağımız tercihlerde Müslüman basireti ve feraseti ile karar alabilme olgunluğunu bizlere bahşetmesidir.

Kaynak: Enderun Dergisi

Diğer Makaleleri