İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İsa ÖZÇELİK

Aksa Tufanı ve Kahramanlar Ordusu

 

Güçlü olanın haklı olduğu, haklı olmanın yalnız başına hiçbir değerinin olmadığı anlayışının kanıksandığı bir dönemde, en büyük gücünü haklılığından alan bir yiğitler topluluğu 7 Ekim günü tüm dünyayı hayranlık dolu bir şaşkınlığa uğrattı.

Teknoloji çağında kahramanlığa yer kalmadığı, iyi bir teknolojinin sihirden farksız olduğunun pazarlandığı modern ötesi bir asırda, sanki efsanelerden yeryüzüne inen bir kahramanlar ordusu mucizelerin Hak’tan zuhur ettiğini tüm insanlığa tekrar hatırlattı. Dünyanın artık küçük bir köye dönüştüğünü, köye dönüşen bu dünyayı avucunun içinde istediği gibi döndürdüğünü ilan eden küresel emperyalizm ele avuca sığmayan bir mücahitler tugayı tarafından maskaraya çevrildi. Çizilen karizmasını yeniden elde etmek isteyen azgınlar güruhu elindeki devasa ölüm makinelerini küçücük Gazze şehrinin başına yağdırıp on binlerce çocuk ve kadını öldürürken, köleleştirdiği dünya halklarının uyanışa geçeceğini elbette hesap edemedi. Post-Truth çağında gerçek diye bir şeyin kalmadığını artık yalanın-sanalın imparatorluğuna herkesin boyun eğeceğini düşünenler hakikatin adı olan Aksa Tufanı ile büyük bir sarsıntı geçirdi. Yeryüzünün tüm vicdanlı, erdemli insanları Nuh Tufanı gibi coşan bu selde boğulmaktan kurtulacak bir geminin arayışı içine giriverdi…

Peki Aksa Tufanı nasıl oldu da böylesine büyük bir etki gücüne ulaştı sorusu herkesin merak ettiği bir sual olarak karşımıza çıkıyor. Bu soruya cevap aramak için yola çıktığımızda doğal olarak Hamas ve İzzettin Kassam Tugayları gerçekliğiyle karşı karşıya kalınılıyor. İslami Cihad'a bağlı Kudüs Tugayları gibi irili ufaklı çok sayıda örgütle beraber yürütülen bu operasyonda en büyük rol hiç şüphesiz Hamas'a ait olarak kabul ediliyor. Aslında Filistin direnişinin yüzyılı aşkın bir geçmişi olduğunu ve İsrail Terör Örgütü’nün kurulmasıyla başlayan yetmiş beş yıldır ise çok daha zorlu bir sürece girildiği biliniyor. Hamas'ın askeri Kanadı olan İzzettin Kassam Tugayları'da adını; eski bir Osmanlı askeri olan ve Filistin'de İşgalci İngiliz emperyalizmi ve Yahudilere karşı cihad eden ve 1935'de işgalciler tarafından şehit edilen alim ve mücahit bir şahsiyetten alıyor.

Aksa Tufanı'nın omurgasını oluşturan İzzettin Kassam Tugayları hangi niteliklere sahip ki böyle büyük bir destan yazabildi sorusunu araştırdığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor;

Çok net, duru bir İslami bilince sahipler. İbadetlerini aksatmadan yerine getiriyorlar. Ahlaki duruşları çok güçlü. Düşünce, söylem ve eylemleri arasında görünür bir tutarlılık var. Siyasi bilinçleri ve dünyayı okumaları ileri düzeyde. Dengeli bir dünya tasavvuru ve ölçülü bir eylemliliğe sahipler. Kısıtlı imkanlara rağmen eğitimli bir kadro oluşturmuşlar.

İyi bir askeri eğitim almışlar. İstihbarat elde etme ve istihbarata karşı koyma konusunda kendilerini geliştirmişler. Siyasi ve askeri kanat arasındaki uyumu gözetmeye, hiyerarşi, işbölümü ve şahsiyetlerin özgünlüğü arasındaki dengeyi korumaya özen gösteriyorlar. Karizmatik denilebilecek askeri, siyasi ya da medyatik aktörler, ortak dava ve amacı zedeleyecek tavırlardan uzak duruyor. Kardeşlik, dayanışma ve hiyerarşik disiplin arasındaki dengeyi iyi kurmuşlar.

Birçoğu aynı zamanda memur, işçi, öğrenci, mühendis vs. başka bir işe sahip. Ancak, ilim, ibadet, cihad ve aile geçimini aynı anda yürütebilen bir hayat anlayışı geliştirmişler. Direniş ve liderlik, nesilden nesile aktarılan bir kurumsallığa erişmiş. Dünün yetimleri bugünün düşmanı titreten mücahitlerine dönüşmüş.

Müthiş derecede cesurlar. Cesaret ve zekanın bir aradalığı, askeri ve siyasi reflekslerde açıkça müşahede ediliyor. Çok sabırlılar, fedakar, dingin ve metin bir duruş sergiliyorlar. Sabır, tevekkül, teslimiyet ile taktik, plan ve strateji arasında güzel bir ahenk ortaya koyuyorlar. En köşeye sıkıştı denilen anlarda, en zor şartlarda dahi hareket alanını genişletebilecek bir kurmay aklı ve diri bir teşkilatlanma ile mucizelere kapı açılabileceğini izhar ediyorlar.

Güçlü ve dinamik bir istişare yapısına haiz oldukları hissediliyor. Alınan kararların büyük bir azim ve kararlılıkla yerine getirilmeye çalışıldığı gözlemleniyor. Aksa Tufanı için büyük bir ustalıkla yapılan plan ve hazırlık,  aralarındaki iş bölümü, uyum ve olağanüstü güvenin ne kadar da sağlam olduğunu ortaya koyuyor.

Zor şartlara rağmen teknolojik gelişmeleri takip edip kendi durumlarına uygun üretimde bulunma kabiliyetini elde etmiş gözüküyorlar. 

Medyada görünür olma, doğru bilgi verme, dezenformasyona karşı mücadele etme ve kitleyle iyi bir iletişim kurma noktasında iyi bir seviyeyi yakalamışlar. İletişim ve hitabetin hikmetli bir dille ve yalnızca doğruları söyleyerek de gerçekleştirilebileceğini ortaya koyuyorlar. Yalan ve iftiraya başvurmadan, devasa servet ve kiralık kalemlere sahip olmadan da medyatik olarak başarılı olunabileceğini ispat ediyorlar.

Halkla bütünleşmişler. Çocuk, kadın, yaşlı, genç, hasta ve yaralı binlerce kişi onların kahramanlar ordusu olduklarının canlı şahitliğini yapıyor.

Ahlaki duruşu koruyarak en zor savaş şartlarında dahi ilkelere sadık kalmanın İslami Hareket fıkhının bir gereği olduğunu insanlığa öğretiyorlar. Düşmanın vahşi saldırılarına karşı direnirken dahi soğukkanlılıklarını koruyorlar. En korkunç katliamlara maruz kalan Gazze halkından her aile ciğerparesi birçok yakınını kaybetmesine rağmen kendi ellerindeki esirlere Hz. Peygamberinin buyruklarında olduğu gibi güzel muamelede bulunuyorlar. İsrailli işgalcilerin Filistinli esirlere çok kötü davranışlarda bulunması bile Gazze halkının asaletine bir halel getirmiyor. Mücahitler, Yahudi esirlere kendi yediklerinden yedirip kendi giydiklerinden giydirerek tüm dünyaya insanlık dersi veriyor.

Müslümanlar için cihadın salt bir kıtal veya vatan savunması yahut düşmanı yenilgiye uğratma meselesi olmadığını, Peygamberimizin Hz. Ali’ye Hayber savaşındaki öğüdü olan “Allah’ın senin sayende tek bir kişiye hidayet vermesi, iyi bil ki, sana kızıl develer bahşe­dilmesinden çok daha hayırlıdır.” düsturunu hayata geçirerek Batı halklarını şaşkınlığa uğratıyorlar. Dünyanın dört bir yanında Filistin’de olan bitenleri takip eden yabancıların insana, hayata, mala ve hakim dünya sistemine olan bakış açılarını kökten sarsıyorlar. Topyekün bir halk, neredeyse tüm dünya tarafından yalnız bırakılıp ihanete uğradığı halde nasıl oluyor da hala bu metaneti gösteriyor ve düşmanlarına dahi nasıl bu kadar adil ve merhametli davranabiliyorlar sorusu bütün vicdan sahibi kişilerin uykularını kaçırıyor. Bu küresel anlama, sorgulama ve hakikati bulma arayışı, emperyalistler için yavaş yavaş büyük bir kabusa dönüşüyor. 

Allah'la aralarında çok güçlü bir bağ var. Ölümden asla korkmuyorlar. Onlar için ölüm ve hayat iç içe geçmiş. İzzetli yaşamak noktasında çok hassaslar, cihadı alınlarının çatına vurmuşlar ve şehadete gülümseyerek koşuyorlar. Ahirete olan imanları, hayatın gerçeklerine galip geliyor. Aslında sekülerizmin yıkıcı dünyasına karşı ahiret merkezli bir tasavvurun inşa edici gücünü müjdeleyerek tüm dünyaya yeni ufuklar açıyorlar. Dünyevileşmenin tüm dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde ahiret inancının bu dünyayı imar etmek için yegane çıkar yol olduğunu en sarih bir şekilde insanlığın gündemine oturtuyorlar.

Taşın tankı yenebileceğini, nice az toplulukların çok topluluklara galebe çalabileceğini, Siyonizm’in maskesinin düşürebileceğini, emperyalizmin hezimete uğratılabileceğini ispat ediyorlar. İslami Hareketin tüm mazlumlar için bir umut ışığı yaktığını tüm dünyaya haykırarak, yeryüzünün bütün özgür ve erdemli insanlarını daha adil bir dünya için Aksa Tufanı etrafında küresel bir intifadaya çağırıyorlar.

Diğer Makaleleri