İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT

Bahattin Ağabey Gideli On Yıl Oldu

Bahattin ağabey gideli bu gün tam on yıl oldu. Çok sevdiği Hindikuş dağları onu bir 17 Mayıs günü bağrına basmıştı. Eksikliği hiçbir zaman doldurulamayacak bir ağabeyin aramızdan ayrılışı insanın yüreğinde hiç kapanmayacak yaralar açıyor. Bahattin ağabeyin gidişinin sızısı hala taptaze duruyor içimizde. Onunla tanışıp teşriki mesai geçiren istisnasız herkes onun yokluğunun yakıcılığını birkaç damla yaş ile söndürmeye çalışmıştır.
 
1995 yılında Marmara Üniversitesi’ne geldiğimde İzmir ekibindeki arkadaşlar sürekli Bahattin Ağabey diye birinden bahsederlerdi. Bahattin Ağabey’i anlata anlata bitiremezlerdi. Bahattin Ağabey’i bu kadar çok sahiplenmelerini kendi meşruiyetlerini sağlama çabaları olarak değerlendirirdim.
 
Bir gün Fatih Cami avlusunda bir arkadaş, "gel seni Bahattin Ağabey ile tanıştırayım" diyerek koluma girdi ve beni caminin köşesinde birkaç kişi ile sohbet eden orta yaşın biraz üzerinde birinin yanına götürdü. Bahattin Ağabey ile ilk tanıştığımda içimden: “Bu arkadaş beni niye bir inşaat işçisiyle tanıştırdı?” diye düşünmüştüm. Üzerinde koyu lacivert kadife bir pantolon, sırtında yünden yapılmış bir yelek, başında koyu renk bir takke ile dışarıdan bir inşaat kalfasını andırıyordu.
 
Bir gün okulda İzmirli arkadaşlar, akşama Bahattin Ağabey’in evlerine misafir olacağını haber vererek benim de gelmemi istediler. O akşam gazete üzerine açılmış öğrenci evi sofrasında yaklaşık on üniversite öğrencisi arkadaş Bahattin Ağabeyle akşam yemeği yedik. Saat sekiz gibi başlayan muhabbette Bahattin Abi gece yarısı saat ikiye kadar aralıksız konuştu. Ve biz, on üniversite öğrencisi genç pür dikkat altı saat boyunca onu dinledik. İlk gördüğümdeki inşaat kalfası, Afgan cihadının en ince detaylarından, Türkiye’deki sol hareketin tarihine; Godfather filmindeki bir sahneden, İsmet Özel şiirlerine kadar geniş bir yelpazede günlerce konuşacak ve kendini pür dikkat dinletecek kadar engin bir insandı.
 
Sonraları Bahattin Ağabey ne zaman İstanbul’a gelse kendisinden nasiplenmek için hemen etrafını çevirirdik. Bahattin ağabey, sessiz sedasız gelirdi İstanbul’a. İstanbul’da ilk uğradığı mekân kuruluşunda Cemal Ağabeye destek verdiği Özgün yayınlarıydı. Yayın evinin üst katında kendine ayrılan mütevazi bir odada kalırdı.
 
Sadece gençler Bahattin Ağabeylerini arayıp bulmazdı. Bahattin Ağabey, aralarında onlarca yaş olmasına rağmen değer verdiği gençleri arar bulur ve kadim bir dost ile ülfet edercesine gençlerin halini hatırını sorardı. Gençler zor zamanlarında sığınacakları bir barınak ve kendilerine kol kanat gerecek bir ağabeylerinin olduğunu bilirdi.  Bahattin Ağabey, gençler için her zaman yaslanabilecekleri bir çınar gibiydi. 1996 yılında Yuvacık kampında gençler gözaltına alındıkları zaman, yanı başlarında gönüllerine huzur veren Bahattin ağabeyleri vardı.
 
Bahattin ağabey, gençlere özel bir ihtimam gösterdiği için gençlerin yapacağı bütün hayırlı işleri destekler onları cesaretlendirirdi. Bir gün Yürüyüş isminde bir dergi çıkarmak istediğimizde en büyük desteği Bahattin Ağabey’den almıştık. Birkaç yıl sonra dergi kapatılıp yayın yönetmenine ceza verildiği zaman Bahattin Ağabey yine ilk arka çıkan isimdi.
 
Bahattin Yıldız’ı anma programında Mehmet Güney Ağabey; Bahattin Yıldızları yetiştirecek ocakların öneminden bahsederek: “Bahattin Yıldızlar, Hayati Üstünler,  Akif Babalılar, Numan Arımanlar yetiştirmek boynumuzun borcudur” demişti. Bu sözler zihnimde yankılanırken aramızdan ayrılan güzel insanların siluetleri geçti gözlerimin önünden. Onlar gitmişlerdi ve büyük bir sorumluluk bırakmışlardı bizlere. Onların yolunu sürdürme sorumluluğu. Onlar gibi çalışkan, onlar gibi fedakâr, onlar gibi aşk insanı olmalıydık.
 
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki giden güzel insanlarımızın yerini dolduracak nesillerin ortaya çıkması için her zamankinden daha çok gayret etmemiz gerekiyor. Bunun için birbirimize her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Hala aramızda yaşayan değerli insanların kadrini, kıymetini bilmek; onların birikimlerinden en güzel şekilde istifade etmek ise bir başka sorumluluğumuz.

Diğer Makaleleri