İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
SELİM KIDEMLİ

SELİM KIDEMLİ

EFENDİMİZİN DOĞUMU BİZE NEYİ HATIRLATMALI?

Asrı Saadet nesli Peygamberimizin vefatıyla neleri kaybettiklerini çok iyi bildikleri için yokluğuyla kavrulurken biz Müslümanlar, doğum programları tertipler olduk. Efendimiz vefat ettiğinde adeta dünyaları yıkılan, hayat damarları kopmuş hale gelen ashabını, Medine’yi artık yaşanmaz gören, Bilal-i Habeşi’yi hatırlayalım. H.z. Ömer ve diğerlerini hatırlayalım. Vefatının ne anlama geldiğini, ashabının kör kütük kalışını hatırlayalım ki gelişiyle neler getirdiğini daha iyi anlayalım. Doğumundan önceki Mekke toplumunun ne halde olduğunu, bir daha düşünelim ki, doğumuyla ve risaletiyle, toplumda ve bireylerin hayatında nelerin değiştiğini daha iyi idrak edelim.

                         Kıyamete kadar gelecek tüm insanlığı, kurtuluşa ulaştıracak olan evrensel dinin temsilcisi olan efendimizin, doğumunun 1445. Yılında misyonundan ne kadar uzaklaştığımızı fark edelim. Ashabı ölümüyle kahrolmuşken, bizler doğum günleri tertip ederek sadece hatırlamakla yetinmeyelim.

Efendimizin doğumuna, tabi ki sevinelim. gururlanalım. şükürler edelim.

                        Tabi ki Rabbimize hamd edelim. Bize, bizim gibi insan olan, bizi bizim kadar tanıyan, yaşayarak örnek olan, tüm insanlığa hayat ve ümit kaynağı olan H.z. Aişe annemizin tabiriyle, yaşayan Kur’an olan, Kur’an ı yaşayarak öğreten, efendimizin doğumuna sevinelim.

                        Tabi ki Şükredelim. Rabbimize, bize gönderdiği elçinin, toplumu ıslah edecek evrensel değerlerin temsilcisi olduğu için,

‘Merhamet etmeyene merhemet olunmaz.’ düsturuyla gönderilen, günahsız yavrularını diri diri toprağa gömen topluma, en yüce insani değerleri öğreten bir Rasul olduğu için, yalanı, gösterişi, iki yüzlülüğü, aldatmayı men ederek erdemli bir toplum oluşturmak için gönderilen bir peygamber olduğu için şükredelim.

                         Fakat efendimizin, insanlığı huzura götürecek olan evrensel mesajından ve bizi ümmet yapacak misyonundan çok uzak olduğumuzu, bugün kan ağlayan İslam coğrafyasının bize haykırdığını unutmayalım.

                        ‘ Ey İnananlar Allah ve Peygamber sizi hayat verecek şeye çağırdığı zaman, icabet edin.’ ( Enfal-24) ayetini tekrar hatırlayarak, Toluma yepyeni bir hayat sunan Rasulullahın, dünyaya hayat veremeyen, ümmeti olduğumuz için, kendimizi biraz daha sorgulayalım.

                        ‘Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.’ Buyuran Peygamberin, ahlaki zaafları zirveye ulaşmış ümmeti olarak nerelerde hata yaptığımızı irdeleyelim.

                        H.z. Peygamberi anlamanın en doğru yolunun, Kur’an’ı anlamadan geçtiğini hatırlayarak, Kur’an’la hemhal olalım. Hatta kendisini şuurlu Müslüman olarak görüp ömründe bir defa Kur’an meali bitirmemiş, Müslümanlar olarak bize dünya ve ahrette ebedi saadeti müjdeleyen Kur’an ayetleri üzerinde, mütaalada bulunup bunu böyle yapmayan kardeşlerimize, bir şeylerin hayatımızda eksik olduğunu hatırlatalım.

                        Hatırlayalım, ‘Müminler bir vücudun azaları gibidir.’ Sözüne iman ettiğimiz halde, bir uzuv acı çekerken kalp niye acımıyor bunu sorgulayalım.

                        Haksızlık ve zulümlerin karşısında dik durabilmenin, hiç kayıpsız ve hayatımızdan bir şeyleri feda etmeden, mağfirete ulaşamayacağımızı, bilelim. Küçük çabalarımızın sonucunda, mucizeler bekleyip, cennetin en üst makamlarına talip olurken Acaba! Diye bir daha düşünelim.

                        Barış ve Kardeşliği, Af ve Müsamahayı, Adalet ve Doğruluğu, Rahmet ve Merhameti, yetiştirdiği nesle öğreten, H.z. Peygamberin ümmeti olarak, halimizi gözden geçirelim. Asrı saadetteki Ensar-Muhacir kardeşliğini, hikaye gibi okuyup ensar olma görevi bize düştüğü şu günlerde, muhacirlere sırtımızı dönerek ve kıyıya vuran günahsız bebekleri bir daha düşünerek, ümmet olamayacağımızı bilelim.

                        Zandan, Zinadan, Hasetten, Tecessüsten, Buğzdan, Tahkirden, ümmetini şiddetle meneden Peygamberin, ashabını eğitirken dikkat ettiği hususları bir daha gözden geçirip, biraz daha takvaya yönelelim.

                        Aile hayatımızın, çocuk eğitimimizin, Akrabaya muamelemizin, ticaretimizin, keyiflerimizin, eğlencelerimizin, alış verişlerimizin, toplum hayatımızın, Allah Rasulü’nün ve Ashabının hayatlarına  ne kadar benzediğini, bir kez daha gözden geçirelim.

                        Namazlarımızdaki samimiyetlerimizi, Oruçlarımızda ki sabrımızı, Zekatlarımızda ki, ölçümüzü, tekrar gözden geçirip, Tefekkür denen ibadeti hayatlarımızdan neden çıkardığımızı sorgulayalım.

                        Düşünelim Kardeşler,

                         Bize dünya ve ahret hayatında kurtuluş va’deden, ve bunu içinde yaşadığı toplulukla isbat etmiş olan bir Peygamberin ümmeti olarak, bugün biz Müslümanlar neden bu noktadayız idrak etmeye çalışalım ve bir kez daha düşünelim.

                        ‘Amelleriniz kurtuluşunuza yetmeyecek.’ Diyerek niyetlerimizi düzeltmeye çalışan efendimizin, bin dört yüz küsür yıl önceden tebliğ ettiği dini, tekrar öğrenelim ve yaşamlarımızda aslına uygun olmayan, yolunda gitmeyen şeyleri bir bir tesbit edip, önce niyetlerimizi düzeltelim daha sonra amellerimizi düzeltmek için gayret edelim.

                        Sözün sonunda,

                        Rabbimiz, bizi düşünen, ibret alan, yanlışı doğrusuyla düzeltme konusunda gayret gösteren, Efendimize ümmet olmaya layık, dünya ve ahrette kurtuluşa  eren, mü’min kullardan eylemesi için dua edelim.

Makaleleri