İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
EMİNE ASLI BEŞPARMAK

EMİNE ASLI BEŞPARMAK

Yazıma başlarken, Mısırlı, Suriyeli kardeşlerimizin en kısa zamanda mağduriyetten kurtulmalarını, vatanlarına kavuşmalarını temenni ediyorum. Onların dramları ne kadar farklı mecralara çekiliyor! İnsani melekelerimizin dibe vurduğu, nefsani dürtülerimizin ayyuka çıktığı şu günlerde akl-ı selim düşünmeye, davranış analizi yapmaya o kadar çok ihtiyacımız var ki…                  

Allah bize değer verdi, kapımıza 21.yy’ın muhacirlerini gönderdi. Aslında biraz fırsat versek biz onlara değil, onlar bize yardım edecek! Pas tutmuş ruhlarımızı parlatacak; beyin ölümü gerçekleşmek üzere olan erdemlerimize hayat verecek! Neymiş efendim: Onlar teröristmiş; HAKETMESELER Allah onlara bu cezayı vermezmiş; Başbakan oyunu çoğaltmak için onların girişine izin vermiş! Demek ki, biz ne kadar mübarek insanlarız ki, başımıza bir şey gelmiyor! Bu mantıkla bakarsak, peygamberler de, bu dünyanın tescilli günahkârları… Oysaki Rasulullah Efendimiz:” Beni seviyorsanız fakirliğe, Allah’ı seviyorsanız belaya hazır olun” buyuruyor.”Sen’den gelen başım gözüm üstüne” diyebilmektir asıl hüner. Âşıkların şahı Yunus Emre ne güzel ifade etmiş:     

Hoştur bana senden gelen,                                                                                                                                    

Ya Goncagül, yahut diken,                                                                                                                               

Ya hil’atü, yahut kefen,                                                                                                                                            

Kahrın da hoş, lütfun da hoş…      

Muhacir kardeşlerimiz bu bilince ermiş olmalı ki, Allah onlarla alışveriş yapıyor; sahip değil, şahitlik bilinciyle yaşayanları şehadet muştusuyla şereflendiriyor. Modern(!) zihniyet, kendisine emanet edilen nimetlerin asıl sahibini çoktan unutmuş, adeta” ölünce de belki lazım olur” histerisiyle mal yığma telaşına düşüyor. Rabbimiz Kur’an’da: Neden siz Allah yolunda infak etmeyesiniz ki; üstelik göklerin ve yerin mirasının sadece Allah’a ait olduğunu bilip dururken? İçinizden zor ve kor zamanlarda infak eden ve savaşanlarla, iş kolaya binince bunları yapanlar bir olmaz; böyleleri derece olarak, daha sonra infak eden ve savaşanlardan daha üstündür ve böyle davranan herkese Allah en güzeli vaat etmiştir; Allah yaptığınız her şeyden hakkıyla haberdardır.                                                                 

“Kim Allah ‘a güzel bir borç verip de, onun kendisine kat kat fazlasıyla dönmesini ister? İşte böylelerini tarifsiz güzellikte bir ödül beklemektedir.(Hadid suresi,10,11)                                                     

Bu ayetler, yılda bir defa zekâtını vererek, beğenmediklerini de infak ederek cennet hayali kuranlara ithaftır! Asıl ihtiyaç sahiplerini araştırmadan yardımlarda bulunarak; ”bir de atacaktım sen geldin, ben çok giydim al biraz da sen giy” niyetiyle verirsek, bunun adı infak değil, dolap temizleme olur. Cennet bedel ödeyenlere hazırlanıyor, kendini imtiyazlı görenlere değil!                                                            

Rasulullah efendimiz(sav.):”Mazlumun, mağdurun, çocuğun dini sorulmaz” buyuruyor. Velev ki bunlar terörist olsun, muhtaç olmuş, ocağımıza sığınmış diye yine merhamet etmemiz gerekmez mi? Allah bunca nimeti dünyayı yarattığından beri ateistine, putperestine, Yahudi’sine, Hristiyan’ına boca etmiyor mu? Yaradan kendi mülkünde kendine ihanet edenlere hesap sormuyor, biz O’nun emanetçisiyken bu cüreti nasıl gösterebiliyoruz?                                                                                                      

Gezi Parkı senaristleri durmuyor, fitne kazanına her gün yeni malzemeler buluyor. Ahmet Atakan denen ateisti önce öldürüp, sonra binadan aşağı atarak “polisler öldürdü” diye yaygara koparan bunlar değil mi? Görünen O ki, DNA’sıyla oynanmış gazete manşetleri bu aralar hep aynı hipnoz tekniğine başvuracak:”Suriyeli iki adam bir eve girerek soygunculuk yaptı,2 kişiyi yaraladı” vb. Âmâ şunu bilsinler ki, bu asparagasları basiret sahibi, yalnızca Rabbine kul olma hedefiyle yaşayan, Kur’an’ın ifadesiyle ulu’l elbab olan akıl sahiplerine asla dinletemeyecekler…     

Selam ve dua ile                                                       

Makaleleri