İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
Tahsin GÜLEN

MABETSİZ ŞEHİR UĞRUNA MABETLERİMİZİ VE TARİHİMİZİ UNUTTURDULAR.

Şöyle geriye doğru baktım 30 Yıl olmuş başka şehirden Ankara’ya geleli. Tarihi dini ya da turistik gezi olarak bir çok ilimizi ve birkaç ülkeyi gezdim. Geçenlerde aklıma geldi; ben bu kadar yer dolaştım, planlarım içinde Ankara’nın tarihi ve turistik yerlerini gezmek hiç olmamış.

Ankara’nın tarihi bir şehir olduğu hafızamda hiç canlanmamış. Ankara Cumhuriyetin başkenti olarak düşünülmüş, bir tarihi olabileceği kafamızdan silinmiş.

Hâlbuki Ankara yoktan var edilmemiş. Çok eski uygarlıklara ev sahipliği yapmış. Selçuklu devletinin şehzadeler şehri olmuş. Tiftik keçisi ile de tekstilin, ticaretin ve Ahilik teşkilatının başkenti olmuştur. Osmanlı döneminde de yine Hacı Bayram Camii gibi camiler, bedestenler ve 30 adet hanlar hamamlar yapılmıştır.

Bunun sebeplerini düşünüp araştırdığımda Ankara’nın tarihi ve turistik alanlarının bulunduğu ulus ve civarı 2000 li yıllara kadar bakımsız sokakları izbe ve tehlikeli hale getirilmiş. Daha düne kadar kale çevresi bakımsız evler, bakımsız alt yapısıyla ve hava karardıktan sonra tekinsiz bir hal almıştır. Ulus denince aklımıza genelev, meyhane, kumarhane, taverna gibi her türlü ahlaksızlığın fuhşun pisliğin olduğu mekanlar akla gelirdi.

Düşünsenize Hacı Bayram Veli Türbesi ve camiinin olduğu manevi alanın bir tarafı genelev diğer tarafında meyhanelerin kumarhanelerin olduğu bir mekan. Kale bölgesi ve çevresi ise pislik içindeydi.

Ankara’da yeni bir hükümet kurulmasıyla birlikte Şehir, Ulus’tan Yenişehir adıyla adlandırılan Kızılay, Çankaya bahçeli civarına kaymasıyla birlikte Mabetli şehirden, Mabetsiz şehre doğru bir kayma oluşmuş. Ulus ve civarını gözden düşürüp oraları izbelik haline getirmişler. Yurt dışından getirdikleri şehir plancıları ve mimarlar vasıtasıyla halkı Müslüman olan ülkede kurulan bu yeni şehirde hiçbir camiye yer vermemişler. Yıllar sonra Menderes zamanında yapılan Maltepe Camii ve 1980 li yıllardan sonra Turgut Özal tarafından yaptırılan Kocatepe Camii yapılmıştır.

Ankara Cumhuriyetle birlikte yönetimin başkenti olmasıyla birlikte soğuk bir çehreye bürünmüş. Ankara dışındaki bir yerde oturan için Ankara memur, polis, asker şehri olmuş. Bilerek mi yada bilmeyerek mi denildi bilmiyorum, Ankara dışından gelenlere ‘taşralı’ kelimesi yakıştırılmış. Filmlere bile yansıtılarak(Müfettiş gelecekmiş, Ankara emretmiş)

Ankara’nın soğuk yüzü benliğimize kazındı. Küçükken Babamın Anneme “hanım yarın Ankara’dan müfettiş gelecek elbiselerimi iyi ütüle” dediğini hatırlıyorum.

CHP yetkililerinin itiraflarına göre Ankara’nın başkent olmasıyla birlikte büyükelçileri ve yabancı gazetecileri İstanbul’dan Ankaraya getirmek zor olduğu için Ankara ya yeni bir şehir kurup yeni elçilik binaları ve konutlar yapmışlar. Şalvar, çarık, şapkasız yada fötür şapkasız girişler.. Dönemin CHP sekreteri Recep Peker zamanında kılık kıyafet kanunu çıkartmışlar.

Anlatılanlara göre Bağlum köyünden eşeğiyle Ankara ya gelen Abdullah adında bir köylüye atfen anlatılan bir hikaye var. Bağlum’ lu Abdullah eşeğiyle Ulus meydana girmeye çalışırken polis tarafından ”Meydanın manzarasını bozuyorsun, buradan eşekle geçmenin yasak olduğunu bilmiyor musun ”denilerek durdurulmuş. Öfkelenen Köylü “Yol vergisi verirken manzarayı bozmuyorduk da şimdimi bozuyoruz” demiş.

Bu olaydan sonra eşeğine CHP genel sekreteri Recep(Peker) ismini vermiş. Bu hikâye dilden dile dolaşarak Mustafa Kemal’inde olduğu bir sofrada bahsi geçtiği anlatılır.

Yine Mustafa Kemal’i görmeye gelen Aşık Veysel Ankara Ulus’tan kıyafetleri uygun olmadığı için geri çevrilmiş. Torunu Halil Süer Mustafa Kemal’i görmeye geldiğinden bahsetmiyor. ”Dedem köylü kıyafeti giyiyordu. Elbisesi yamalıydı. Ayakkabı olarak çarık giyiyordu. Hatta ayağındaki çarığında yama varmış. O  dönemde fakirlik vardı, zabıta polisler onu Ulus’tan çevirmişler" diyor.

Yine modern olmadığı için ormanları koruyoruz diyerekten çarşı pazarda ağaç kaşık yapımı ve satışı yasaklanmıştır.

2000 yılından sonra Ulus ve çevresinin çehresi değişmeye başladı. Belediyelerin çalışmalarıyla tarihi dokusu dikkate alınarak düzenlemelere gidildi. Hacı Bayram Camii ve manevi havası tekrar geri gelmeye başladı. Yine Sosyal Bilimler Üniversitesiyle de hemen yanı başındaki meyhane, taverna gibi yerlerde kendiliğinden kaybolacağını ümit ediyorum. 

Kısaca yeni kurulan Yenişehir’de hiçbir minare ve camiye yer verilmezken eski şehirdeki Ulus ve civarındaki Roma, Selçuklu ve Osmanlı eserlerinde bakımsız, altyapısız çöp ve pislik içinde bırakılarak unutturulmuş.

Bir sonraki yazılarımda da İnşaAllah gezdiğim tarihi yerlerden bahsedeceğim.

Kaynak: hertaraf.com

Diğer Makaleleri