İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
Tahsin GÜLEN

"ABDÜLHAMİD GİTSİN!" DEMENİN BEDELİ ÇOK AĞIR OLDU

Son zamanda Abdülhamid Han ile ilgili Fransız tarihçi François Georgeon kitabını mütalaa etmiştik. Abdülhamid Han kimine göre (Ulu Hakan) ya da kimilerine göre (Kızıl Sultan) olarak nitelendirilmiştir.

Olumsuz koşullarda tahta çıkmış bir hükümdar, 1876'da Sultan olduğunda Osmanlı İmparatorluğu yabancı güçlere göre hasta adam olarak nitelendirmişlerdi. İmparatorluğa bir yıl ömür biçmişlerdi. Bir yıl sonunda da belki de en az bin yıl sürecek bir yönetim hayalleri vardı. Yine tahta çıktıktan 9 ay sonra patlak veren Rus Harbi de işin tuzu biberi oldu.

İmparatorluğun, dört bir yanını saran bu olumsuzluklara rağmen 34. Padişah ve 113. İslam Halifesi olan Abdülhamit Han 33 yıl tahta kalmayı başarmıştır. Abdülhamid’i hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, israf v.b asılsız suçlamalarla tahtan indirenler asıl sebebi halifenin İslam birliği düşüncesi ve Filistin'de Siyonist Yahudilere bir karış dahi toprak vermemesidir. Siyonizm’in kurucusu kabul edilen Thedor Herzl Abdülhamid Han’dan Filistin’i ister. Buna karşılık Osmanlı İmparatorluğunun tüm borçlarını kapatmayı teklif eder. Abdülhamid Han reddeder. Bu yazı da Abdülhamid Hanı anlatmayacağım zira bir köşe yazısına sığmaz. Maksadım Abdülhamid Hana muhalif olanlar içinde hepimizin iyi bildiği isimler var. Mehmet Akif Ersoy, Elmalılı Hamdi Yazır ve Said-i Nursi...

Niyetim bu insanları karalamak değil, üçünden de Allah razı olsun. İslam ümmetinin yücelmesi için mücadele etmişlerdir, bu uğurda da günümüzde halen yararlanmaya devam ettiğimiz büyük eserlere imza atmışlardır. 

Abdülhamid giderse Osmanlı’nın kurtulacağı fikri birçok kişinin kafasında yer etmiştir. Abdülhamid’in istibdatına karşı olan ve gitsin diyen Rıza Nur, ittihat ve terakki yönetiminin zulümlerini görünce, "Zavallı Hamit kaç kişiyi asmıştı ki? Hiç hırsızlık etmedi, hiç fuhuş yapmadı, hiç israfta bulunmadı, bilakis memlekette bunların önüne geçmeye çalıştı. Bu günümüze bakınca insan Abdülhamid aleyhine isyan ettiğine utanıyor."dediğinde iş işten çoktan geçmişti.

Muhaliflerden Ahmet İzzet Paşa, "Zalim olmadı, kimsenin hayatına, rızkına, istikbaline kastı yoktu ve hakkında yapılan araştırmalar da isnat edilen suçlar doğrulanamadı." dediğinde iş olup bitmişti. Yine Süleyman Nazif "Abdülhamid’in istibdatını arar olduk." dediğinde de ülke elden gitmişti.

Sait Nursi Abdülhamid’e sultan iken, "Yaşasın zalimler için cehennem." dese de sonrasında "Şefkatli Sultan! Veli Sultan!" diye yad ettiğinde imparatorluk çökmüştür. Said-i Nursi her ne kadar pişman olsa da Abdülhamit gitsin demenin bedelini hem kendi hem de takipçileri fazlası ile çekmiştir. Hayatı sürgünlerle hapislerle geçmiştir. Müritleri Abdülhamid’e olan muhalefetine yanlış diyemedikleri için birçok bahane üretseler de yaşananlar gösteriyor ki bugün mezarının yeri bile belli değildir.

Mehmet Akif Ersoy, Abdülhamid’in iktidarında ‘korkak, baykuş, hayvan, merkep, zalim, melun, kızıl kafir, domuz’ gibi çirkin sözler söylediği sultana daha sonraları, "Nasıl da kadrini bilemedik, tuhaf iş, semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş." dediğinde memleketin anası ağlamıştı. Her ne kadar istiklal şairi olsa da Abdülhamid gitsin demenin bedelini sürgün ve hastalıklar içinde ödemiştir. 1936 yılında İstanbul da bir otel odasında sirozdan vefat ettiğinde sen istiklal şairisin, devlet töreni ile defnedilmelisin dememişler, hatta onu defneden dostları cenaze merasiminin ardından emniyete çağrılıp ifadeleri alınmıştır. Eli öpülesi milli şairimiz Abdülhamid gitsin demenin bedelini çok ağır ödemiştir.

Elmalılı Hamdı Yazır, ittihat ve terakki hükümetinin Antalya mebusu ve Abdülhamid’in tahtan indirilme fetvasını hazırlayan kişi ve yine meclis kürsüsünden okuyan kişi yıllar sonra "Hayatımda yaptığım en büyük hata." dediğinde iş işten çoktan geçmişti. Cumhuriyet döneminde şapka inklabı nedeniyle evden dışarı çıkamadığı ev hapsi yaşadığı söylenir.

İbni Haldun’un, ‘Geçmiş geleceğe suyun suya benzemesinden daha çok benzer.’ demesi gibi tarih tekerrür etmesin inşallah keşke demeyelim vesselam…

Kaynak: hertaraf.com

Diğer Makaleleri