İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İdris ŞEKERCİ

28 ŞUBAT’IN ARTÇI ŞOKLARI BİTTİ Mİ?

28 Şubat’ın üzerinden tam 27 yıl geçti. Milletin iradesini silah gücüyle vesayet altına almak isteyen darbecilerin, ülkeye ekonomik yönden ne kadar büyük bir tahribat yaptığından ya da irtica bahanesi ile bu milletin evlatlarına inançları yüzünden ne büyük zulümler yaparak 
 “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama..”  suçu işlediğinden de söz etmeyeceğim. Bugün 28 Şubat ‘ın neden olduğu  başkaca tahribatlara değineceğim.

Dönemin kudretli paşası, 28 Şubat mezalimine atıfla “Binyıl sürecek!..” demişti. Evet,belki  birkaç yılda  askerî vesayet halkın iradesi ile ortadan kaldırıldı. Ancak, eğitimde, toplumsal değerlerimizde ve hayat anlayışımızda  öyle mi? Bu meşum darbenin izlerini silebildik mi hayatımızdan?

Bireyselliğin tavan yaptığı, ahlaki değerler, örf ve geleneğin topluma öğrettiği kimi alışkanlıkların terk edildiği nevzuhur bir topluma dönüşmedik mi mesela?

FETÖ’nün milletin iradesi ile seçilen yönetime ve yönetimin başındaki Merhum Erbakan’a dair söyledikleri 15 Temmuz’a giden yolda -aslında- neyin hedeflendiğini gösterdi bize. 28 Şubat'ın, çocuklarımızı elimizden alan, velayeti kendilerinde imiş gibi onlara gelecek kurgulayan bir yapının  temeli atılan USA patentli bir post-modern darbe olduğunu bugün pekâlâ söyleyebiliriz.

Toplumun takva ekseninde değişiminin önemli bir saç ayağı olan dönemin İmam Hatip liselerinin önünün kesilmesini de  kendi inanç ve değerleri ile barışık yaşamanın bedelini de aynı paydada değerlendirmek gerekiyor.  28 Şubat'ın, her ne kadar -kısa sürede- politik anlamda etkisi ortadan kaldırılmış olsa da,  daha derinlere sirayet etmiş etkilerini bugün dahi hep beraber yaşıyoruz. 

Konuyu sadece tesettür anlayışındaki -Bacıdan Bayana - savrulmuşluğumuza indirgemek  kolaycı bir yaklaşım olur. Her alanda sekülerleşen, beyaz  Türk olmayı reddederken beyaz Müslümanlığı kendimize reva görmemiz tam da bu durumu tespite bir örnek olacaktır. Haya ve edep duygusunun uçup gittiği, statükonun rengini değiştirmek için canhıraş mücadele ettiğimiz günlerden yeni statükolar icad eden izah edemeyeceğimiz bir noktaya evrildik. 15 Temmuz ile üzerine beton dökülen ibadet aşkıyla yapılan cemaat faaliyetlerimizden, STK gönüllülüğü üzerinden profesyonel çalışmalar ile yetinen noktaya geldik. 

Siyah ve beyaz ile ayrışan renklerimiz flu fotoğrafların esaretine razı oldu. Ne sakalımız ayrışıyor ötekinden ne de başörtüsü farklı kılıyor müslüman hanımı. İkbal kaygımız her şeyin üstünde oluyor artık eğitim anlayışımızda.  Mesela artık bir yanlışımız üzerine “Sakalından utan!” demiyor kimse bize. Başörtüsü de iffetin yegâne sembolü olmaktan uzaklaştı maalesef.

Şimdi korunaklı yapılarımızı yeniden tahkim etme zamanı. Önce küresel ifsat hareketinin hedefinde olan Aile’den başlamalıyız. Çocukları annesiz büyüten sorunlu istihdam hilelerine ve bir cinsiyetin, sübûta erdirme ihtiyacını yok sayan “Beyanı esastır”  tuzağına karşı uyanık olma zamanı. Sokağı daha masum hale getiren, TV’leri gereksiz hale getiren, geleneksel haberciliğin  “pabucunu dama atan” sosyal medya şebekesine karşı çözümler üretmeliyiz. Bireyselliğin ilacı cemiyet hayatını tekrar yüceltmeliyiz. Ve bunun tek çaresi bir rahmet vesilesi olan cemaat anlayışımızı yeniden güçlendirmek için seferber olmalıyız. 

Evet, 28 Şubat'ın etkilerinin- bin yıl-sürmesini  istemiyorsak bireyin yerine ferdi, örtünmenin yerine tesettürü, sakal uzatmak yerine sünnet olanı, STK olmak yerine cemaat olmayı önceleyen-hasılı- düştüğümüz yerden kalkmayı sağlayacak bir silkinmeye ve kendimize gelmeye ihtiyacımız var.

İdris Şekerci
İMH YİK Üyesi 
 

Diğer Makaleleri