İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT

Bin Yıl Sürecek Sükûtu Hayal: 28 Şubat

27-02-2020

O günlerde bin yıl süreceği iddia edilen sürecin şimdilerde esamesi bile okunmuyor.

Bin Yıl Sürecek Sükûtu Hayal: 28 Şubat

28 Şubat Post Modern darbesinin üzerinden tam 23 yıl geçti. O günlerde bin yıl süreceği iddia edilen sürecin şimdilerde esamesi bile okunmuyor. O gün burnundan kıl aldırmayan, ceberut 28 Şubat paşaları yıllar sonra gözaltına alınarak darbe yapmak suçundan yargılandılar. 28 Şubat’ın askeri sorumluları yargılanırken, darbenin yargı, medya ve STK ayağını temsil edenlerin yargılanmaması büyük bir eksikliktir.

15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişimi 28 Şubat sürecini gölgede bırakmıştır. Milletimizin üzerine acımasızca kurşun yağdıran ABD emperyalizminin uşakları 249 insanımızı şehit ederek yüzlercesinin yaralanmasına neden olmuştur. FETÖ’cüler 28 Şubat sürecinde de darbecilerden yana tavır alarak sürecin en aktif unsurundan biri olmuşlardı. 28 Şubat sürecinde darbeye kılıf arayan cuntacıların fetva makamı olan FETO, askerin tavrını içtihat olarak değerlendirmiş ve Milli Güvenlik kararları için hata yasalar bile bir sevap alacaklarını beyan etmişti.

28 Şubat darbesinin Türkiye’de yaşanan önceki darbelerden en önemli farkı psikolojik harp taktiklerinin uygulanmış olmasıdır. Sürecin kontrolünü elinde bulunduran ordu arkasına aldığı kurum ve kuruluşlarla psikolojik harbi acımasızca uyguladı. Yargı, medya, bürokrasi ve bazı STK’lar bu süreçte kendilerine verilen görevleri kusursuz olarak yerine getirdiler.

Sürece mazeret üretmek için görevlendirilen sözde bağımsız medya organları her gün yaptıkları irin kusan haberlerle sürecin hedefine koyulan mütedeyyin insanları küçük düşürme yarışına girmişlerdi. Seçimle gelen meşru hükümet aleyhine atılan manşetler, askerlerin uyarı ve tehditlerini öne çıkaran köşe yazıları sürece resmen çanak tutuyordu. Medyanın eline verilen Fadime ŞAHİN, Müslüm GÜNDÜZ, Ali KALKANCI gibi oyuncaklar günlerce temcit pilavı gibi ısıtılarak halkın önüne getirildi.

Kemalizm’i kendine kalkan olarak kullanan sözde STK’lar ülkede bulunan irtica tehlikesine karşı halkı galeyana getirmek için ışık söndürme, tencere tabak çalma eylemelerine giriştiler. Yıllar sonra bu kuruluşların hangi terör odakları tarafından kurulup yönlendirildiği gün yüzüne çıktı.

Hizbullah operasyonlarının zamanlaması, evlerin altından fışkıran cesetler süreci desteklemek için planlanan psikolojik harbin bir parçasıydı.  28 Şubat sürecinde halk üzerine uygulanan bu harbin hiçbir sınırı yoktu. Gazeteler, televizyonlar hep bir ağızdan halkın üzerine korku boca ediyordu. Bazı televizyon kanallarının ana haber bülteninde suratını asıp, gözlerini kısarak nefretle irtica haberleri sunan haber spikerleri vardı.

28 Şubat sürecinde üniversitede okuyan doksanlı yılların genç neslinin zihinlerinde epey zulüm karesi bulunuyor. Yaşanılan zulüm sürecine ait bu kareler yıllar geçse de insanın içinde hiç silinmeyecek acı izler bıraktı.

Süreçte hedef tahtasına konulan başörtülü kızları üniversite kapılarında panzerler, köpekler ve robokoblar karşılıyordu.

Eyüp İmam Hatip Lisesi ortaokuluna giden kız çocuklarını okulun önünden uzaklaştırmak için ellerindeki sopalarla kovalayan sivil polislerin açtığı yaralar hiç kapanmayacak.

Göztepe Kampüsünden yaka paça gözaltına alınan başörtülü öğrencileri savunmak için Hasanpaşa Karakolunun önünde gelen avukatlara galiz küfürlerle yumruklu saldırıda bulunan dönemin Kadıköy ilçe emniyet müdürü Gündüz MEMİŞOĞLU ismi unutulmayacak.

İkna odalarında “ya geleceğin ya inancın”  ikilemine sokulan başörtülü kızlar o odada geçirdikleri saniyelerin bıraktığı izleri ölünceye kadar taşıyacaklar.

Başörtüsü yasağına karşı en masum tepki olan 11 Ekim el ele eyleminde E-5 karayoluna çoluk çocuk inmekten başka tepki göstermeye gücü olmayan insanları terörle mücadele polislerinin hakaretle dağıtırken verdikleri görüntüler zihinlerde kazılı kalacak. 

Bu gün çok satan bir yayın grubunun başında olan ve yeri geldikçe 28 Şubat mağduru insanlara güzellemeler gönderen Fatih ALTAYLI’nın üniversite kapılarında çaresizce bekleyen kızlara “F…şeler” demesinin üstünü hiçbir şey örtemeyecek.

1998 senesinde üniversite sınavına giren İmam Hatip ve Meslek Lisesi öğrencileri üniversiteyi kazanamayacak hale getirildikleri için yaşadıkları engellenmişlik duygusunu bir ömür boyu hissedecekler.

Meydanlarda gösterilen tepkilerin giderek azalması sonucu yapılan zulümleri kanıksamak zorunda kalıp kendilerine önündeki seçimlere bakmaktan başka çare sunulmayan kitlelerin yaşamış olduğu zencilik psikolojisinin izleri hiçbir zaman silinmeyecek. 

Refah Partisi kapatıldıktan sonra Fazilet Partisi’nden Milletvekili seçilen ve mecliste aşağılanan Merve KAVAKÇI hanımefendiye karşı başlatılan sürek avı tarihe düşülmüş kara bir not olarak kalacak.

Zulme seyirci kalmadıkları için gece baskınlarında gözaltına alınan günlerce vatan caddesinde işkenceye tabi tutulan ve aylarca Metris Ceza Evinde tutuklu kalan üniversiteli gençlerin yaşadıkları asla unutulmayacak.

Ülkemizde yaşanan askeri darbelerin ardında yabancı devletlerin özellikle ABD’nin olduğu gün gibi aşikârdır. En son 15 Temmuz’da gerçekleştirmek istedikleri darbenin milletimiz tarafından bertaraf edilmesi ülkemizin tam bağımsızlığı adına önemli bir başarıdır. Temenni ederiz ki 15 Temmuz, Türkiye’deki son darbe girişimi olarak tarihe geçer ve gerçekleşen devlet-millet bütünleşmesi ilelebet devam eder.

Diğer Haberler