İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT

Bilal YALDIZCI, Şehitler Ölmez Ana

28-10-2021

Şehadetinin 34. Yıl Dönümünde Rahmetle Yâd Ediyoruz

Bilal YALDIZCI, Şehitler Ölmez Ana

Ümmetin tevhid, hürriyet mücadelesinin en deruni ifadesi olan şehadet; şehitlik arzusuyla dolup taşan Bilal YALDIZCI’yı henüz yirmisinde,  29 Ekim 1987’de şereflendirdi. Ülkemizden Afganistan’a gidenler içerisindeki ilk şehittir.

Bozdağdan Hindikuşlara

1967’de İzmir’in Ödemiş ilçesinde dünyaya gelen Bilal YALDIZCI ailenin tek erkek çocuğuydu. Nihal ve Zuhal isimli iki de kız kardeşi vardı. Ailesi tek erkek çocuk olması sebebiyle üzerine  çok düşüyordu. 80’lerin üç önemli meselesi: İran Devrimi, 80 Darbesi ve Afganistan’ın Sovyet Rusya tarafından işgal edilmesiydi. O yıllarda Afgan cihadıyla yakından ilgilenen her genç gibi Bilal’in de yüreğinde fırtınalar kopuyordu.

Babası Fikri YALDIZCI Amcamız evladı için:” Çok okuyan, Keşmir, Afganistan, Filistin ile, ümmetin kanayan coğrafyalarıyla daima meşgul olan, dünya hevesi olamayan biriydi” diyor.

Afganistan’a gidip mücahitlerin yanında Ruslara karşı savaşmayı kafasına koymuştu. Lise yılları hep mücadele ile geçti. Yaptıklarıyla arkadaş çevresini ve ailesini oldukça şaşırtıyordu. Bu konuda kardeşi Zuhal YALDIZCI’nın söyledikleri önemlidir: “Bir gün eve gece yarısı geldi. Hepimiz merak içinde onu bekliyorduk. O ise gayet rahatlıkla içeri girdi. Zaten meraktan iyice yorgun düşen annem ağabeyimi sorularla boğdu. Biz başına bir şey gelmesinden korkuyorduk. Fakat hiç ummadığımız bir cevapla karşılaştık. Diyor ki, ‘Anneciğim şu anda kabristandan geliyorum. Bu yaptığım şeyi altı aydır sürekli yapıyorum. Amacım içimdeki ölüm korkusunu yenebilmekti. Gördüm ki, doktoru, avukatı, zengini, fakiri hepsi orada ses çıkarmadan yatıyor’ Ağabeyimin şehit olduğu haberi geldikten sonra müdürlük yaptığı kuran  kursunun masasında küçük bir not bulundu: ‘Allah’a şükür ölüm korkusunu yendim’ diye…”

                                                                

Bilal arkadaşlarıyla birlikte sürekli Bozdağ’a tırmanır. Bunu yapmasındaki amacı Afganistan’a gittiğinde Hindikuş dağlarında zorluk çekmemek içindi. Liseden sonra Afganistan’a gitmeye karar veren  Bilal evden ayrılırken ailesine Pakistan’a okumaya gidiyorum demişti. Afganistan’da mücahitlerle beraber bir yılda kızıl orduya karşı büyük zaferler elde ettiler. Pençir mücahitlerinin destansı direnişi Türkiyeli Müslümanların da gurur kaynağıydı. Pençir mücahitlerinin komutanı Ahmet Şah Mesut için  Bilal ailesine yazdığı mektupta şunları diyordu: “Bunu kelimelerle ifade edemem. Öyle birisi ki, diyorum. İşte öyle birisi. Bir tane daha eşi yok diyor ve çıkıyorum işin içinden. Allah onu Afgan cihadına bağışlasın(Amin).”  Bir yıldır bulunduğu Afganistan’dan Türkiye’ye geri dönmeye hazırlanıyordu. Öyle bir vedaydı ki bu içini yakıyordu. Ahmet Şah Mesut ona:

- Git!... Gitmelisin. Biz buradayız ve burada varız. Siz de orada olacaksınız. Sizin işiniz bizden kolay değil. Bizi kurbanlık koyunlar gibi görme demişti. Geri dönüş yolculuğunun üçüncü günü mola verdiği yerde bir mücahit birlikten komutan Şah Mesut’un her taraftan mücahit istediğini öğrendi. Aylardır beklenen gecikince bahara  kaldığı zannedilen taarruz  başlayacaktı. Geri dönemezdi o da katıldı mücahitlerin arasına.

29 Ekim 1987 sabahı Bilal, Hz. Bilal’den muştu almışçasına sabah ezanını okudu. Bilal’in yanık sesi Pençir Vadisi’nde dalga dalga yayıldı. Sabah namazı eda edildikten sonra harekete geçildi. İkindiye doğru Rus garnizonu kuşatıldı. Yoğun çatışmalar başladı. Silah sesleri, tekbirler birbirine karıştı. Kendinden geçen mücahitler, şehadete koşmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Bunların arasında Anadolu'yu 1071’de İslam mührüyle ümmetin bir kalesi yapan, insanlığın annesi, ümmetin merkezi Anadolu' dan nice şehitlerimizin temsilcisi ünvanlıyla Ödemiş Bozdağ’ın heybetli delikanlısı Bilal de vardı. Birkaç saat süren çatışmada Rus garnizonu ele geçirilmişti. Pakistan’la Afganistan arasındaki en büyük engel de ortadan kaldırılmıştı. Şehit Bilal, Afgan toprağına kanını akıtarak bu başarının mimarlarından biri olmuştu.  29 Ekim 1987 sabahı taarruz başlamadan şehadet şerbetini içmeden önce defterine yazdığı son satırlar şunlardı: ‘’Bu savaş bitecek, hem de karanlığa kalmadan, bir iki saat içinde bitecek!’’

Bozdağ’ın yiğit şehidi ailesine yazdığı son mektupta ailesine şu cümleleri kaleme alıyordu:

“Babacığım nasibimde gidip dönmemek gelip de görememek var. Peygamberlikten sonra en büyük mertebe şehitliktir. Sizin yapacağınız Allah’ın takdirine rıza göstermek, boyun eğmek, kesinlikle isyana yönelmemektir. Şimdiye kadar İslam’ın edebiyatını yapan bizler, artık geleceğe yönelmek zorundayız. Gerçek ne kadar acı olsa da.”

Şehadetinden sonra ailesine verilmek üzere yazdığı mektubunda:  “İslam’a ve Kur’an’a sımsıkı sarılmalarını ve bundan başka bir hayatı ellerinin tersiyle itmeleri gerektiğini” öğütleyerek evlatlarına derin muhabbetle bağlı yüreklerini kuşatmaya çalışmıştır.

Diğer Haberler