İnsan hakları ihlalleri, Türkiye’nin uluslararası toplumdaki prestij kaybı ve daha nice zulümlerle hatırladığımız “bin yıl süreceği” iddia edilen 28 Şubat sürecinin üzerinden 24 yıl geçti.

28 Şubatta yalnızca siyasete müdahale edilmedi. Türkiye’de sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda meydana gelen müspet gelişmelerden rahatsız olan dış güçler ve yerli işbirlikçileri bunların hepsine birden müdahale etti.

Başörtülü olduğu için üniversitelere alınmayan öğrencilere ikna odalarında nasıl zulmedildiğini, imam hatip okullarının tehdit olarak görülüp 600 bin olan öğrenci sayısının nasıl 60 binlere indirildiğini unutmadık.

Medya, bürokrasi, yargı ve bazı sivil toplum kuruluşları darbenin psikolojik ayağını üstlenerek sürecin cuntacılar lehine işlemesine zemin hazırlamışlardı.

Hizbullah operasyonlarının zamanlaması, evlerin altından çıkan cesetler, sahte hocalar üzerinden İslam’ı kerih gösterme çabaları da yine bu süreci desteklemek için planlanan psikolojik harbin bir parçasıydı.

Ülkemizde böylesi kara günlerin bir daha yaşanmaması için tarih bilincini kuşanmalı ve darbecilere asla geçit vermemeliyiz.