İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT

HAYAT ÇİZGİMİZ EDEP VE HAYÂ

HAYAT ÇİZGİMİZ EDEP VE HAYÂ

 

Edep, bütün hâllerde istikamet ve iyilik üzere bulunmaktır. Akıl ve hikmete muvafık hareket edip, Cenab-ı Hakkın emrettiği gibi yaşamaktır.

Hayâ ise, utanma ve ar duygusu olup, utanç verici durumlardan sakınmak ve nefsin arzularını terk etmektir.

 

İbn Ömer"in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resul’ü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”(B8 Buhârî, Îmân, 2)

 

 Ömer Nasuhi Bilmen’e İslam’ın şartı sorulduğunda ‘’altıdır, altıncısı haddini bilmektir’’ buyurmuştur.

Müslüman; duracağı yeri, gideceği yönü, doğruyu, yanlışı, haddini, sınırını bilmek zorundadır. Her doğru her yerde söylenmez.

 Müslüman; her sahada Rabbinin razısına uygun yaşamalıdır. Zarifçe, kırıp dökmeden davranmalıdır. Bulunduğu her ortamda hayır, düzen ve güzel izler bırakmalıdır. Dünya ve ahirete yönelik her işinde mümince bir duruş, bir bakış sergilemeli, izzetli ve edebi olmalıdır. İnsanlar onun söylediklerine, haline bakıp, kendi dünyalarını ve ahiretlerini hizaya getirmelidir. Müslüman örnek olmalıdır.

 

Hayâ ile iman, ikiz kardeştir. Biri giderse diğeri de gider. (Ebu Nuaym)

Büyükler derler ki;

“İnsanın ziyneti, edebin tamamıdır.”,

“Edep, Hakk’a giden yolun azığıdır.”,

“Hakikî güzellik ilim ve edep güzelliğidir.”,

“Edep, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır.”

 

Mümin erkekler ve hanımlar, dünya ve ahiret nimetlerine, edebi ve hayâsı ile kavuşur. Edebi ve hayâsı olmayan ise nimetlerden mahrum kalır. Edebini ve hayâsını yitirenin sözünün güvenirliği kalmaz. Edebini ve hayâsını yitirenin ruhunun omurgası kırılır.

“Hayâ sadece iyilik getirir.” (Buhari, Edep, 77)

 

Edep ve hayâdan mahrum olanların, sahip oldukları dünya ve ahiret ait ilimlerinin, ne hayrı, ne bereketi, ne de kıymeti vardır.  Allah’ın huzurunda da, aklıselim kullar arasında da kıymeti yoktur.

 

Mevlâna hazretleri der ki:

“Eğer âdemoğlunun edepten nasibi yoksa Âdem değildir’’

 

 

Yahya b. Muaz hayâyı şöyle tarif etmiş:

 “Hiç şüphesiz aziz ve celil olan Allah, bir kulu helak etmek istediği zaman, ondan hayâyı çekip alır. Hayâyı alınca, o kul ancak gazaba uğrayan biri olur. Gazaba uğradığı zaman, kendisinden emanet (güvenirlik) kaldırılır. Emanet kaldırılınca o ancak lanete uğrar ve mel’un olur. Lanete uğradığı ve mel’un olduğu zaman da kendisinin İslam ile bağı koparılır!” (Suyûtî, el-Camiu’l-Kebîr)

Kişiyi hayvandan ayıran akıldır ve edeptir. Kişi edepten uzaklaştıkça artık çirkin hallerini insanlardan gizlemez. Kalpleri ve gözleri mühürlenir. Dünyasına ve ukbasına yarayacak, Allah'a yaklaştıracak hayırlardan nasipsiz kalır.

 

Ebu Muhammet el-Cerîrî, insanlığın hayâ ve edeplerinin aşama aşama nasıl erozyona uğradığını şöyle ifade etmiştir:

“Asrı-saadet nesli aralarındaki muamelelerinde dini esas alırlardı. Ancak bir süre sonra din zaafa uğradı. Derken ikinci nesil insanlar muamelelerini vefa üzerine inşa etmeye başladılar. Ama bir süre sonra vefa da ortadan kalktı. Böylece üçüncü nesil insanlar muamelelerini mürüvvet üzere inşa eder oldular. Bir süre sonra mürüvvetten de eser kalmadı. Sonra dördüncü nesil kimseler muamelelerini hayâ üzerine inşa ettiler.  Bu nesilden sonraki insanlar ise muamelelerini menfaat üzerine inşa etmeye başladılar.”

 

Rabbim ömrümüzü, hizmetlerimizi, muamelatlarımızı rızası üzere eylesin, sonunda da rızasına kavuşacağımız bir hayat ikram etsin bizlere

Selam ve dua ile

Zeynep TEKNECİ

Diğer Makaleleri