İhtisas Kurumları
HAREKET SPOR KLÜBÜ

HAREKET SPOR KLÜBÜ

GENÇ HAREKET SPOR KLÜBÜ

WEB SİTESİNE GİT
Mutlu Aile

Mutlu Aile

Mutlu Aile Mutlu Çocuk Eğt. Kül. ve Day. Der.

WEB SİTESİNE GİT
Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği

WEB SİTESİNE GİT
GİV

GİV

Girişimci İş Adamları Vakfı

WEB SİTESİNE GİT
İnsan Vakfı

İnsan Vakfı

İnsan Eğitimi Kültür ve Yardımlaşma Vakfı

WEB SİTESİNE GİT

GASSAL İLE MEYYİT 1

GASSAL İLE MEYYİT

 

 

SON MUHATAP

 

İnsanı en çok ürküten sorulardan biri de “Sen Kimsin?..” suali olsa gerek. Bu sorunun muhatabı olduğum an, beynimde şimşekler çakar, ayaklarım olduğu yere mıhlanır kalır. Kimim ben?..

Zahiren bakışlarda, hal-i lisanda görüldüğü vakit ölümün soğuk rengini yansıtan bir Gassal.. Ben de halen-i ruhaniyeme soruyorum. Sen kimsin?..

Ve teneşirin başında buluyorum kendimi.

Dünya yolculuğu bitmiş, kitabını kapatmış, dünyayı elinin tersiyle itmiş ve dünyadan bıkkınlığı her haliyle belli olan; son ayrılığa, son pişmanlığa dahi fırsatı olmamış, İRCİĞ (BANA DÖN) emrine tabii olmuş din kardeşim ile dünyadaki son muhatabı olarak baş başayım.

Zahiri gözler kör olur, kulaklar işitmez, mantık fransız kalır. O bana ne söyler, ben neler dinlerim?..

 

İKİ ÂLEM ARASINDA

Derken; “NEREDESİN?” diye bir sual dondurur benliğimi. Buranın neresi olduğunun, yeryüzünde varılacak en son yer, en son kapı olduğunun idrakine vardırıyor insanı.

Kimilerine göre son durak, kimilerine göre elveda mekânı… Lakin tek taraflı bir elveda…

Son bakış veya el sallama yok. Öyle bir gidiş ki kimsenin gözyaşı fayda etmiyor. Dünyada böyle bir yer var mı? İşte ben oradayım.

Diğer ucu âlem-i kubur, oradan berzaha dayansın. İki âlemin birleştiği yer. Tuzlu suyla tatlı suyun karışmadığı gibi. Ne o âlem bu âleme, ne bu âlem o âleme müdahil olamaz. Tam teslimiyet halinde her iki âlemin, insan ve meleklerden oluşan görevlileri, ilahi emre itaat çerçevesinde üzerine düşeni yapmaktalar.

Kan donduruyor din kardeşini hazırlayıp meleklere devr-i teslim yapmak. Acabalar düşüyor gönül iklimine, havf ve reca arasında. Ve bir ümit ile iman nişanesi aramaktayız. Bazen haykırır gibi kaldırılmış bir şehadet parmağı, bazen abdestten sonra abdest azalarının parıldaması gibi. Ve yine bir endişe; acaba nereye gidiyor?..

Öyle bir yer ki basiret bağlı, gözler farklı görüyor, hatta görmüyor. Uyuyanlar uyanmakta, buraya gelen silkelenip kendine geliyor. Bir anlığına da olsa yüreğine korku düşüyor. Fakat İNSAN UNUTANDIR.

Son pişmanlık feryatlarının yürekten ayyuka ulaştığı yerdir burası. Şaşkınlık ifadesi gözbebeklerini büyütüyor. Dünya yolculuğunun son durağında her gelen benliğini bırakıyor. Âlemler arasındaki ayrılığın hicranı can yakıyor. Bir daha görememek, bir dahası olmamak ve nice birdahakilere ölüm gidişi damga vuruyor. Ve ‘ah keşkelere’ sessiz bir çığlık bırakıyor.

Keşke hep sevgi dili konuşsaydı. Çünkü hoş bir sada idi kalan. Keşke gözler hiç kem bakmasaydı. Çünkü bakışlardı en son giden. Keşke tamamlayabilseydik birbirimizi, ya da tam anlayabilseydik.

Dünya ile ukba arasında bir yer burası. Ve ben bu dünyada da, ukbada da buranın muhatabı. Çünkü ölsen de buraya geleceksin kalsan da..

 

BUZUN BİLE TERLEDİĞİ YER

 

Hayatın viraneye döndüğü gök kubbenin üzerine çöktüğü, bazen feryadı figanın yerleri delip göklere ulaştığı, bazen gözyaşlarının içe ılık ılık süzüldüğünü, süzüldükçe yürekteki yangını harladığı, en büyük ses; ıssız feryatların kulakları deldiği yerdeyim.

 En sevdiğini, en sevdiklerini meçhul âleme terk edip, toprağın, çamurun, börtü böceğin içine koyup, üzerine bir hararetle toprağa attığımız yer burası. Lugat hazinesinin tükendiği, kelimelerin kifayetsiz kaldığı, nutkun son haddinde buz tuttuğu, lakin buzun bile terlediği yer burası. Her bir ah bir başka çıkar dilden. Yürüyüşler mecalsiz, nefesler kesik, insanın insana nefes olduğunun idrakine varıldığı yer burası. Çaresizlik ağının çaresizleridir, bu kapının hem içindekiler hem dışındakiler. Ve gitmek mecburidir. Sanki dünyanın en ucunda, uçurumun kenarında, sonrası herkes için başka bir muamma olan yerdeyim. Sadece hoş sadaların ve iman nişanelerinin hatırlandığında, yüreklere su serpilen yerdeyim. Halis gülüşlerin merhamet bakışlarının, hasen sözlerin, şahitle takdire şayan tutulduğu yerdeyim.

Zaman serveti hızla tükenmekte. Ömür takviminden her gün bir yaprak düşmekte. Bilmem akıp giden hayatı telafi eder miyiz?.. Allah’a giden yolda yürümek değil, koşmak elzemdi. Ümit varız, belki dokunur GAYRETULLAHA.. LÜTFULLAHA.. MAĞFİRETULLAHA.. RAHMETULLAHA…

Yetmez arttırsın Allah’ım azmimizi, ziyan etmeyinceye dek hiçbir nefesi. Azametinin, yüceliğinin ve Habibinin hürmetine affetsin bizi.. Bizden razı oluncaya dek, sarmasın toprak bizi..

                                                                                                                                                                                                                          Semahat ÖZYÜREK

Diğer Makaleleri